Akşam yazarı Mansur Forutan iki yazarın dalaştığı Nişantaşı'nda ağızlardan çıkan sözleri anlatıyor:
Haşmet Babaoğlu'yla polemiğiniz ne yüzden başladı?
- Bu Hasan Pulur hikâyesi ile çıktı ortaya... Ayşe'nin benim yerime Roskilde Festivali'ne davet edilmesinin ayrıntılarıyla ilgili yazım vardı ya, Haşmet oradan pirelenmiş. Ondan sonra bana SMS ile komik komik mesajlar gönderdi.
- Ne gibi?
- "Nişantaşı'na gelmiyorum diye sakın kendini huzurlu hissetme," tonunda birtakım şeylerdi. Ben de ona "Gelirsen bir çayımı içersin," gibi kibar ve politik cevaplar verdim. Ahmet Hakan'ın Neco için 'Haşmet'in kayınpederi' espirisinden sonra, o sabah bir mesaj daha geldi.
- Nasıl bir mesaj?
- "Espriyi iyi bulmuşsun, ben sana gününü göstereceğim," gibi. Ben de anlamadım. Tam gazeteye gidiyordum, Ahmet Hakan geldi, "Yazıyı okudun mu?" dedi. "Hayır okumadım, bak Haşmet ne mesaj atmış," dedim. "Benim yazıdandır o," dedi. Ben de Haşmet'e "Benim o yazıyla alakam yok. Velevki var, ne yapacaksın?" diye sordum.
- O zaman kalktı geldi demek, Nişantaşı'nda sizin oturduğunuz kafeye...
- Yok, ondan sonra daha da kişiselleşti muhabbet.
- SMS düzeyinde mi hâlâ?
- Evet, SMS düzeyinde. Biz artık kızıyoruz, bu durum ne kadar daha uzayacak ve kızışacak diye. Bir anda, iki dakika sonra karşımda belirdi Haşmet.
- Nereden biliyor sizin orada olduğunuzu?
- Biliyordur, iki tane yer var gittiğimiz. Sordu soruşturdu belki de, bilmiyorum artık. Kalktım ayağa, "Biz gidelim başka yerde konuşalım, buradaki insanların huzurunu kaçırmayalım. Anlaşırsak sarılırız, anlaşmazsak sen iki tane çakarsın, ben bir tane çakarım," dedim. O anda "Otur oturduğun yerde!" dedi. Ben "Oturmuyorum, sen beni oturtamazsın. Meselen varsa burada çözelim," dedim. Ahmet Hakan'a sardı bunun üzerine. Ahmet'in üzerine yürüdü.
- Ahmet Hakan'la neler oldu?
- Yazıyı Ahmet yazdı ya... Ben tuttum Haşmet'i biraz uzaklaştırdım. Birbirlerine saydırdılar. O ona "G..t," diyor, öteki de ona "G..t," diyor. O kadar tuhaf bir durum yani. Ben o anda zıvanadan çıktım. Komik komik, ona buna bağırdı. Sonra Haşmet gitti.
- Peki Ahmet Hakan ne yaptı?
- Ahmet Hakan gayet sakindi. O kadar grotesk ve komik bir durumdu ki, dinlenecek bir şey de yok. Haşmet ona "G..t,"diyor, o da Haşmet'e. Öyle saydırdılar birbirlerine, ben ayırmaya çalıştım.