Yani konu AKP tarafından TBMM’ye taşınsaydı, şimdi çok su kaldıracağı anlaşılan bu konu kendi içinde halledilebilirdi. Belki yine tartışmalar olacaktı ama en azından bu seferki kadar toz kaldırmayabilecekti.
Zira Başbakan’ın bu açılımı ve türbanı “siyasel simge olsa bile” kavramına taşıması, işin rengini biraz da doğal olarak değiştirdi. Örneğin düne kadar sıcak yaklaşan MHP bile, bu tür ifadelerin, cepheleşmeyi artıracağı fikrini dile getirdi.
Bu nispeten doğru bir bakış. Öte yandan açılımın çarpıcılığına iyi bir örnek olarak AKP grubundaki vekillerin ilk şaşkınlığı gösterilebilir. Bir çok milletvekili genel başkanlarının bunu neden yaptığını hemen çözemedi, gelen sorulara yuvarlak yanıtlar vermeyi yeğ tuttu.
Başbakan kuşkusuz söylediklerinin yaratacağı etkileşimi fark etmeyecek denli konudan uzak değil. Diğer deyişle bu sözler bilerek söylendi. O halde Başbakan Erdoğan’ın bu çıkışı nasıl anlaşılmalı.
22 Temmuz seçimlerinin ana odağı Cumhurbaşkanı seçimiydi. Daha doğrusu sandık sonuçlarına göre kamuoyunun geniş bir kesimi, Cumhurbaşkanlığı meselesinin yarattığı dalgalanmalardan pek hoşlanmamıştı ve AKP’ye haksızlık yapıldığını düşünüyordu.
(Üstelik bu kuvvetli algı, Güneydoğu Anadolu’da kendini-AKP lehine-daha çarpıcı seçim sonu istatistikleri ile gösterdi.) Bu tabyola seçimlere giden süreçteki gelişmeler de eklemlendiğinde, doğal olarak seçimler belli bir gerginlik altında, sanki iki kesimli bir rekabet hissi altında geçti.
Seçim analistlerine göre AKP’ye yarayan bir başka olgu da buydu. AKP’nin kemikleşmiş oylarına yeni taraftarlar da bu şekilde eklendi.
İşte şimdi Türkiye yeni bir seçime doğru zaman tüketiyor ve bu seçimlerin, politik sonuçları kadar iç dinamikler açısından stratejik sonuçları da olacak. Örneğin Güneydoğu Anadolu’da açık ve sert bir AKP-DTP çekişmesi yaşanacak.
AKP şimdiden güçlü girişimler de bulunuyor ve hükümetin imkanları kadar, taraftar işadamlarını da bölgeye sevk ediyor. İktidarda olan bir partinin mahalli seçimlerdeki avantajları zaten belliyken, ağırlığını iyice seçimlerin üzerine ve bölgeye asıyor.
Anlaşılıyor ki bu mühimmatın bir parçası da “kontrollü gerginlik” politikası olacak. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı konusunda olduğu gibi, türban/başörtüsü bir çekim alanı yaratacak.
Üniversitelerde giyim kuşamı düzenleyen yeni anayasa da bir çok politik uzmanın fikrine göre mahalli seçimlere ekleneceğinden, seçmenlerin iki işi bir arada çıkarması, iki sandığın birbirini etkilemisi umulacak.
Peki bu iyi bir taktik mi? Doğrusunu söylemek gerekirse, “konrollü” dahi olsa bu tür siyasi rekabet konularının elektriklendirilmesi her zaman iyi fikir olmayabilir. Her ne kadar AKP bu konuda tecrübe sahibi olduysa da açılımlarının ne olacağını kestirmek yine her zaman mümkün olmayabilir. Neticede sandık bazen sürpriz de yapabilir.
İyibilgi
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...