Musavi Meydan Okudu: Reform Davasına Can Kurban, Halk İçin Ölmekten Korkmuyorum! 

İran’da dini lider Ayetullah Ali Hamaney ile aşırı muhafazakar Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın yönettiği rejimin hakkında adeta ‘ölüm fermanı’ çıkardığı reformcu lider Mir Hüseyin Musavi, sessizliğini bozup meydan okudu: “Reform davası uğruna gerekirse ölürüz. Ama ölümümüz krizi bitirmez. Halkın talepleri yerine getirilmezse çözüm mümkün değil.”
12 Haziran’da Ahmedinecad’ı yine iktidara taşıyan şaibeli seçim sonrası bastırılan muhalifler, reform cephesinin ‘ruhani önderi’ Büyük Ayetullah Montazeri’nin ölümü ve geçen pazarki Aşure Günü vesilesiyle yine sokağa dökülünce, rejimin polis ve Besiç güçleri resmi rakamlara göre 8, muhalefete göre en az 15 kişiyi öldürdü, en az 500 kişiyi tutukladı. Bir yandan da reformcu liderlere ‘ölüm talepleri’ yükseltildi. Ulemanın ‘Allah düşmanı’ ilan ettiği Musavi hakkında, Başsavcı Muhsini Ecehey, “Allah’ı inkar edip dinden dönme’ ithamıyla yargılama tehdidi savururken, ‘Yükselen Parlak Yıldız İntihar Bombacıları Tugayı’ adlı bir grup internetten yargı cezaları vermezse muhalefet liderlerini kendilerinin öldüreceğini duyurdu. 

Neyi değiştirir?
Geçen hafta sokak ortasında yeğeni Seyit Ali Musavi’nin infazıyla sarsılan Musavi sessizliğini dün bozdu. Reformcu lider, Kelame.ogr adlı siteden yayınlanan açıklamasında “Seçimlerden sonra haklı milli ve dini taleplerle hayatlarını vererek şehit düşmüşler gibi olmak arzusunda değilim. Kanım onlarınkinden değerli değil” diye söze başlayıp şu uyarıyı yaptı: “Halkın talepleri uğruna şehit olmaya hazırım. Musavi’yi, (Mehdi) Kerrubi’yi, bizim gibileri infaz etmek, öldürmek yada tutuklamak sükuneti sağlamaz. Hadi tutuklamalar, şiddet, tehditler ve basını susturup  sukunet sağladınız. Bunlar halkın gözünde İslam Cumhuriyeti’ne dair neyi değiştirecek?” “Ülkedeki ciddi krizin varlığı teslim edilmedikçe çözüm yok” diyen reformcu lider bunun için önerilerini yineledi: ‘Parlamento ve yargı durumun ‘doğrudan sorumluluğunu’ kabul etmeli. Seçim yasası değiştirilip şeffaf seçim yapılmalı, siyasi esirler derhal bırakmalı, basın özgürlüğü ve gösteri hakkı tanınmalı’.  

‘Obama’yı kim tebrik etti?’
Rejimin ‘Batı’nın ajanı’ ithamını reddederken, “Bizler ne Amerikalıyız ne de Britanyalı. Büyük güçlerin liderlerine tebrik kartları yollamadık” diyerek Ahmedinecad’ın 2008’de ABD Başkanı Barack Obama’ya seçilmesinden ötürü yolladığı tebrik mesajına atıf yapan Musavi, lideri olduğu ‘Yeşil Hareket’in İslami ve milli karakterde olduğu ve yabancı belirleyiciliğine karşı çıktığının’ altını çizdi. “Bizler anayasaya sadık olanlarız. Dürüst ve tutkulu bir yönetim istiyoruz” diyen reformcu lider “Bizler işçilerin, memurların ve diğer sınıflardan insanların büyük bir yolsuzluk batağına saplandığını halka göstermeye hazırız” vurgusu yaptı. Musavi, rejimin çarşamba günü Tahran’da düzenlediği ve devlet televizyonunun canlı yayınladığı gösteride, aşırı muhafazakar ulema Ahmed Alemülhüda’nın kendileri için ‘inek ve keçi’ yakıştırmaları eşliğinde ‘öldürülmelerinin evla olduğu’ yorumlarına da “İnsanları öldürmeye teşvik etmek bazı özel kişiler ve devlet televizyonunun sergilediği bir trajedidir” yanıtını vedi. Musavi, İmam Humeyni’nin 1979 Devrimi öncesi Şah rejimine yaptığı şu ironik çağrıyı da anımsattı: “Bizi öldürün o zaman daha güçleneceğiz.”

Kaçtı diye tutturdular
Resmi yayın organlarının Musavi ile diğer reformcu aday eski Meclis Başkanı Kerrubi’nin Tahran’dan Hazar Denizi kıyısındaki Mazandaran’a kaçtıkları iddiası muhalif medya tarafından yalanlanıyor. Son olarak Musavi’nin internet sitesi “Mir Hüseyin Musavi her zaman olduğu gibi Tahran’ın güneyindeki evinde. Üst düzey danışmanları tutuklansa da siyasi gelişmeleri ve haberleri yakından izlemektedir” açıklaması yaptı.
Aşırı muhafazakar ulema Almed Cenneti ise dün Tahran Üniversitesi’ndeki cuma hutbesinde reformcu liderlerin yargılanması çağrısı yaparken, yaşanan herşeyi ABD’nin 30 yıldır nizamı devirme, İslam ve devrimin kökünü kazıma arzusuna bağladı. (radikal)