Enis Berberoğlu'nun yazısı:
Sekreter bakan kabinesi
ANKARA YENİ kabinede "sekreter bakan" sayısındaki anlamlı artışa dikkat ettiniz mi bilmem.
İzninizle önce "sekreter bakan" nedir, önce bu kavramı açalım. Başkanlık sistemiyle parlamenter sistem arasındaki önemli farklardan biri Bakanlar Kurulu’nun kime karşı sorumlu olduğunda yatar.
Parlamenter sistemde malum bakanlar Meclis önünde sorumludur.
Başkanlık sisteminde ise "sekreter bakan" başkana hesap verir.
* * *
60’ıncı hükümeti "sekreter bakan" kriterine göre analiz edersek;
1) Türkiye’de sekreter işlevine en yakın bakanlar, devlet bakanlarıdır.
Anayasa’da Başbakan Yardımcılığı diye statü yoktur.
Başbakan Yardımcıları aslında başbakanın unvan verdiği devlet bakanlarıdır.
Devlet bakanlarının Maliye, Dışişleri veya diğer icracı bakanlıklar gibi önceden yasayla belirli görevi olmaz. İngilizce’de "dosyasız bakan" diye anılırlar. Görevi başbakan verir.
Geçmiş hükümetle yenisini kıyasladığımızda tek artış devlet bakanları sayısındadır.
Eski hükümette üçü başbakan yardımcısı toplam 8 devlet bakanı vardı.
Yeni kabinede bu sayı yine 3 başbakan yardımcısı dahil 9’a yükseldi.
Ama Abdullah Gül eski hükümette hem Başbakan Yardımcısı hem de Dışişleri Bakanı’ydı. Yeni hükümette Dışişleri Bakanlığı ayrıldı. Böylece devlet bakanlığı sayısı fiilen 2 adet arttı.
Böylece Başbakan’ın kabine içindeki konumu daha da pekişti.
2) Yeni kabinede Başbakan’ın İstanbul günlerinden tanıdığı ve güvendiği isim sayısı arttı. "Reis" Tayyip Erdoğan’ın ilk kabinesinde Kemal Unakıtan, Binali Yıldırım, Hilmi Güler, Mehdi Eker ve Mehmet Ali Şahin "İstanbul ekibi" olarak anılırdı. Yeni hükümette bu isimlere Veysel Eroğlu (İSKİ Genel Müdürü) ile Hayati Yazıcı (avukatı) eklendi.
Böylece Başbakan’ın kabinedeki özel ekibi genişledi.
3) Almanya, Avusturya ve İsviçre’de hemen her bakanlıkta iki müsteşar bulunur. Biri bakanlığın memurudur, diğerini hükümet atar. Hükümetin atadığı isim bir anlamda siyasi komiser gibidir.
Bu bilgiyi hatırda tutarak Dışişleri Bakanlığı atamasına bakarsak... Dış politika Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan’ın yarışacağı ve iddia taşıdığı tek alandır. Peki Ali Babacan’a ne düşüyor derseniz... Yanıtı Alman örneğinde yatıyor.
Bence Babacan’a biçilen rol bakanlıktan çok teknisyenliktir.
Demek ki yeni kabinede sekreter bakanların yanı sıra müsteşar bakanlar da olacak.
* * *
Gözüken o ki, Başbakan yeni beş yıllık iktidarında icraatını şansa bırakmayacak.
Seçim ertesinde Türkiye’yi pistin ucunda kalkışa hazır uçağa benzetti.
Bu uçağın kalkıp irtifa kazanması ülkede refah ve demokrasi artışı anlamına gelir.
Türkiye ilginç bir ülke; etnik ve sosyal sorunlar yaşayan benzerlerinden farklı olarak dışa açılma sürecine ara vermiyor, içine kapanmıyor.
AKP iktidarında Avrupa ve dünyaya siyasi/ekonomik entegrasyon adımları hızlandı.
Eğer ikinci beş yılda da aynı anlayış sürerse korkmaya gerek yok.
Bu durumda hem demokrasi (laiklik), hem de refah (ekonomi) güvence altında demektir.
Türbanı, diğer şehir efsanelerini boş verip AKP’yi hakiki ve izlenebilir kriterlerle eleştirme zamanı gelmedi mi artık?
Hurriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...