Şimdiye kadar yaptığımız gazete analizlerinde özellikle bazı gazetelerin tiraj-etki-görünürlük bakımından nasıl ters bir korelasyon oluşturduğuna değindik. Ama tiraj-etki-gürünürlük ters korelasyonundan bahsedeceksek bunu en fazla hak eden gazetenin Türkiye Gazetesi olduğunu söylemezsek haksızlık etmiş oluruz.
Tiraj tablosuna bakıyoruz; 149 bin diyor gazete satışını. Sonra piyasada dolaşan haberlere bakıyoruz, Türkiye Gazetesi’ne dair tek bir haber yok. Yazıları alıntılanan, isimlerinden bahsedilen yazarlara bakıyoruz yine Türkiye Gazetesi’nden tek bir isme rastlamıyoruz. Hafızamızı biraz daha geriye götürüyoruz, gündem yapan haberlere bakıyoruz yine aynı sonuç. Medyaya dair hangi başlığa baksak Türkiye Gazetesi’ne ilişkin bir sonuç yok.
ŞOFBEN ALANA GAZETE BEDAVA!
Peki, bu 149 bin gazete nereye gidiyor? Nerede satılıyor? Kimler alıyor? Alıp ne okuyor? Muamma. Anlıyoruz ki bazen 149 bin eşittir sıfır.
Yaşları yetmeyenler anımsamayabilir. Vaktiyle Enver Ören ve İhlas Holding olgusu fırtına gibi eserdi. İhlas Holding sadece ürün satan bir yer değil, muhafazakarların o duygularını da alan bir yerdi bu karşılıklı alış veriş sonrasında 1970’li yıllar 80’e evrilirken neredeyse her muhafazakâr evde bir İhlas elektrikli şofben, bir de Türkiye gazetesi vardı. Yeniydi. İkisi de. Bugün birçok gazetenin can kurtaran simidi olan abonelik sistemini ilk deneyen gazete olan Türkiye Gazetesi 1 milyon 424 bin abone sayısına ulaşıp kırılması zor bir rekora imza atıyordu.
ZAMAN GEÇTİ DEVİR DEĞİŞTİ VE…
Türkiye gazetesi o 1.5 milyon tirajlık dönemleri bir daha hiç bulamadı. Öncelikle zaman geçip devir değişmiş ve değişen zamanla birlikte o “ilk heyecan” da kaybolmuştu. Benzer yeni oyuncular da devreye girmiş ve teklik de kaybolmuştu. Ama asıl kırılma noktası mağdurları hala hayatta olan o “İhlaszede” felaketi oldu ki, o etiket İhlas Holding ve dolayısıyla onun ürünlerinin hepsinin üstüne yapışıp kaldı. Şimdiki 149 bin sadece o dönemin bağının kalan tortularıdır ki, bir tortunun gerçek değeri de yok hükmünde olması ile somutlaşıyor.
YENİDEN CANLANMA ÇABALARI VE BAŞA DÖNÜŞ…
Grubun kurucusu ve bir anlamda her şeyi olan Enver Ören vefat edince yerini alan oğlu Mücahit Ören Türkiye Gazetesi üzerindeki ölü toprağını kaldırmak, tortuları atıp tekrar görünür olmak için ciddi bir hamle yaptı ve gazetenin logosundan mizanpajına, her şeyi baştan ayağa değiştirdi. Piyasada ismiş dönen görece tanınmış bir yığın yazar transferi yapıldı, yavaştan da olsa ufak bir kıpırdanma gerçekleştirdi ama… Her ne olduysa o yazarların hepsi birer birer gazeteyi terk etti ve Türkiye Gazetesi başladığı yere geri dönüverdi. Ve şimdi…
TÜRKİYE NASIL KURTULUR?
Her ne kadar etkisi olmasa da o 149 bin kişi varmış gibi yayınlarına kesintisiz devam ediyor Türkiye Gazetesi. Başlıktaki sorunun yanıtını gazete yöneticileri illa ki araştırıyor, işin profesyonellerine soruyordur. Bizler gazeteciyiz. O soruya yanıtımız da ancak bu çerçevede olabilir ki bu yanıtı sadece Türkiye için değil, tüm gazeteler için verebiliriz: Kimse “Bakın bu gazetenin logosu değişip ne güzel olmuş” diye gazete satın almaz, okuma tercihlerini değiştirmez. Gazeteler, gazetecilik yaparak kurtulur. Olmazsa olmaz budur.
ÖNCEKİ GAZETE ANALİZLERİ…
Hürriyet… Posta… Radikal…
Milliyet… Vatan…
Sabah... Takvim...
Gazete Habertürk...
Sözcü...
Zaman... Today's Zaman
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...