Siyasetin doğası her yerde aynıdır. Birbirlerine rakip görüşler ve dolayısıyla partiler vardır ve herkes kendi görüşünün/partisinin iktidara gelmesi için çalışır. Bu; Türkiye’de de böyledir sistemleri demokrasi olan diğer ülkelerde de.
Belki Türkiye’deki bu yarışı Batı’dan farklılaştıran en önemli unsurlardan biri; bu rakiplerin hiçbir konuda uzlaşmama yönündeki tavrıdır. Birinin ak dediğine diğeri o şeyin ak olup olmadığına bakıp bakmadan direkt kara der. Ve siyasi yarış Türkiye’de daha iyiye yönelik fikir yarıştırmaktan, bu amaç için yerine göre onaylamaktan, birbirinin fikrine destek vermekten çıkar, her ne olursa olsun rakibini alt etmek için gerçekleri ve doğruları eğip bükmek dâhil amansız bir kıyıcılık yarışına döner.
Ancak…
İşte hiçbir konuda uzlaşamayan partiler öteden beri tek bir konuda istisnasız ve zaman geçirmeden firesiz uzlaşır. O konu; kamuoyunda kıyak diye bilinen ama aslında kıyak kelimesinin bile ifade etmekte yetersiz kalacağı vekillerin kendilerine yönelik Meclis’ten geçirdikleri büyük imkânlar. Kıyak emeklilik, kıyak sosyal haklar, kıyak maaşlar diye başlar ve sonu gelmez. Ve hükümetler değişse de, vekiller yenilense de, zaman geçse de o insafsızlık hep aynı kalır.
Bu peşrev faslı şunun için: Meclis; Vekil seçilip 1 Kasım listesine giremeyen vekillere de 15 Ocak 2016’ya kadarki 3 aylık maaşlarını 15 Ekim’de peşin ödeyecek. Bu vekillerden emeklilik hakkı olanlara 63 bin, olmayanlara 42 bin TL ödenecek.
Şimdi…
Vekillerin, vatandaş açlık sınırında gezerken onların vergileriyle nasıl imkânlar deryasında yüzdüğünü zaten biliyoruz. Buna kimsenin ses çıkarmadığını, çıkan seslerin ise dikkate alınmadığını da biliyoruz. O paraları ceplerine indirirlerken, imkanları tepe tepe kullanırken yüzlerinde en ufak bir kızarma bile olmadığı da sır değil.
Ama açıkça hakları olmayan bu parayı almayacak kadar vicdanları kaldığını düşünmek istiyoruz. Milyonlarca insan gece gündüz çalıştıkları halde bu paraları rüyalarında bile göremezken toplam yaptıkları mesai 30 saati bulmayan bu vekillerin bu parayı kabul etmeleri her şeyden önce kendi kişiliklerine hakarettir. Diyelim ki para tatlı ve kişilik bu mevzuda rafa kalkabilir. Ama bu açık haksızlık, ülke insanına karşı büyük bir ayıp, açık bir küfürdür.
O yüzden muhtemelen o paraya ihtiyaçları bile olmayan o vekillere buradan açık çağrıda bulunuyoruz: Onurunuzu koruyun ve hakkınız olmayan o parayı almayın. Alıyorsanız bile ihtiyacı olanlara bağışlayın. Hani vatandaşa hizmet etmek için seçilmiştiniz ya… İşte size fırsat. Bu fırsatı tepmeyin. Yasal gasp yapıp o ayıpla yaşamayın.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...