Talat Atilla Hasan Doğan! Arslan ve Şengör'ü Hz. Muhammed konusunda yalanlayan belgeler var! |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN 2025 YILINDA EMEKLİ MAAŞLARI DÜŞECEK SORUNSALI |
Adnan Küçük KORSAN İSRAİL DEVLETİ VE MUTLAK KORUYUCU DESTEKÇİLERİ |
Zahide Guliyeva AHLAK ZAMANI |
Cengiz Altınsoy Gök korkusu başladı... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ARA-SIRA |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Gazze bölgesinde 7 Ekim’den bu yana korsan İsrail devletinin Müslümanlara yönelik soykırım suçunu da aşan insanlık katliamı mahiyetindeki vahşeti devam ediyor.
Bu katliamlarda 40.000’den fazla masum, korumasız sivil insanlar hayatını kaybetti. Katledilenlerin çok büyük ekseriyeti, korumasız, silahsız, masum çocuklar (16.000’den fazlası çocuk) ve kadınlar (11.000 civarında kadın)’dır. Geri kalanların çok büyük ekseriyeti de bir kısmı yaşlı, bir kısmı da silahsız, savunmasız erkeklerdir.
Bu katliamların emrini veren kişi, İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’dur.
40.000’den fazla masum, korumasız sivil insanın kanı elinde olan Netenyahu hakkında, BM Adalet Divanı tarafından, hem soykırım suçlaması yapılmış hem de Başsavcı Netenyahu hakkında tutuklama talebinde bulunmuştur.
Esasen insanlık Holokost’u gerçekleştirdiği belirtilen Hitler’i ne kadar kınıyorsa, Netenyahu’nun da vicdan ve ahlak sahibi tüm insanlar tarafından en ağır şekilde kınanması gerekiyor. Hak, adalet, vicdan, ahlak, insaf bunu icap ediyor.
Özellikle tüm dünyaya, İnsan haklarının en büyük savunucuları olarak nam salan Batılı devletlerin yöneticilerinin bu kınamaları yapması gerekiyor.
“Katliamla, katliamların desteklenmesi ile insan hakları savunuculuğu birlikte olamaz. Yani ben insancılım, bir insana haksız yere zarar verilmesine kesinlikle karşıyım, hak ve adaletin gerçekleşmesini tüm benliğimle savunurum” diyen bir kişi, aynı zamanda mutlak haksız olarak gerçekleştirilen katliamlara destek veriyorsa, burada tutarsızlık var demektir.
Bu tutarsızlıkta, bu kişinin insancıllık, hak, adalet vb. söylemlerinin hiçbir manası yoktur. Bu kişi, bu insani değerleri ahlaksızca istismar ediyor demektir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, VİCDAN, AHLAK, ADALET, İNSAN HAKLARI, HÜRRİYET, İNSAN ONURU VE TÜM BU DEĞERLERE YASLANAN ÇAĞDAŞLIK İDDİASINDAKİ MEDENİYET, Uluslararası Adalet Divanı tarafından hakkında soykırım suçlarını işlediği belirlemesi yapılan, bu suçlamayla bağlantılı olarak hakkında tutuklama talep edilen, yer kürede vicdan sahibi tüm insanlar tarafından 40.000’den fazla masumun katili, soykırımcı olarak nitelenen NETENYAHU’nun mutlaka lanetlenmesini, tecrit edilmesini, katliama yönelik hiçbir fiilinin onaylanmamasını, hatta BM’nin yetkili karar organlarının inisiyatifi ile katliamlarının engellenmesini gerekli kılıyor.
Amerika’nın Görünen İnsani Kimliği
Amerika, dünyada oluşturduğu algıya göre;
- Demokrasi standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir;
- İnsan hakları standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir;
- İnsan onurunun korunma standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir;
- Adalet standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir;
- Hürriyet standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir;
- Haksızlığa karşı koyma standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir;
- İnanç hürriyeti ve çoğulculuk standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir;
Bunlar insani değerlerden sadece bazıları ile alakalı belirlemelerdir.
Bütün bunların varlığı, bunların lüzumlu kıldığı şartların varlığına bağlıdır. Yani katil birisi mutlak korunuyorsa, insan hakları ve adaletin varlığından söz edilemez.
Mesela inanç hürriyetinin gereği olarak belli din mensuplarına, masumane ve hukuki zeminde dinlerini ifade etme, toplantı ve gösteri yürüyüşü hürriyeti tanınmıyorsa, “İnanç hürriyeti ve çoğulculuk standardının en yüksek olduğu ülkelerden birisi” şeklindeki belirleme yersizdir. Bu durumda, hakikatin ters yüz edilmesi durumu söz konusudur.
Yukarıdaki Amerika ile alakalı belirlemelerden soykırım ve insanlığın katledilmesi ile alakalı insani değer bağlamında Amerika’ya yönelik bir değerlendirme ve tartım yapacağız.
Katil Netenyahu’nun ABD Kongresinde Konuşturulması ve Alkışlanması
Uluslararası Adalet Divanı tarafından hakkında soykırım suçlarını işlediği belirlemesi yapılan, bu suçlamayla bağlantılı olarak hakkında tutuklama talep edilen, yer kürede vicdan sahibi tüm insanlar tarafından 40.000’den fazla masumun katili, soykırımcı olarak nitelenen NETENYAHU, 24 Temmuz 2024 günü Amerikan Kongresinde konuşturuldu.
Netenyahu, Kongre’de 58’i ayakta olmak üzere, 79 kez coşkulu bir şekilde alkışlandı. Katil Netanyahu’nun girişindeki alkış tam 3 dakika 40 saniye sürdü. Netanyahu, ABD Kongresi’nde ayakta alkışlanırken, İsrail Gazze’deki katliamlarına devam ediyordu.
Bu coşkulu alkışlamanın manası şudur: “Ey Netenyahu! Senin yaptığın katliamları bütün ruhumuzla tasdik ediyoruz, destekliyoruz, sen ne kadar katliam yaparsan yap, biz seni sonuna kadar mutlak olarak destekliyoruz”.
Bu arada bir ayrıntıya daha yer vereyim.
Kongre’nin üyelerinin tamamı SOYKIRIMCI KATİL NETENYAHU’yu alkışlamadı, bazı üyeler protesto ettiler. Yani Kongre üyelerinin tamamı, vicdandan, ahlaktan, adaletten, insaftan mahrum değildir; bu değerlere sahip olanlar Netenyahu’yu protesto ettiler.
Demokrat senatörlerin 23’ü, Demokrat Temsilciler Meclisi üyelerinin ise 73’ü Netanyahu'yu protesto ederek konuşmaya katılmadılar. Cumhuriyetçi senatörlerle Temsilciler Meclisi üyelerinin tamamı Kongre’ye katılarak katil soykırımcı Netenyahu’yu coşkulu şekilde alkışladılar. Protesto eden Kongre üyeleri, protestolarını oturuma katılmayarak yaptılar.
Katil Siyonist Netanyahu Kongre’de alkışlanırken, Kongrenin Filistin kökenli tek Üyesi Rashida Tlaib, elinde “Soykırım suçlusu” yazan bir pankart tuttu. Pankartın diğer yüzünde de “Savaş suçlusu (War Criminal)” ifadesi yer aldı.
Kongre’de bunlar yaşanırken, Kongre çevresinde de, Netanyahu'nun Gazze politikasına tepkilerini ortaya koymak üzere binlerce kişi protesto gösterileri düzenledi.
Netenyahu’nun konuşmalarını protesto eden gruplara müdahale eden polisler, çok sayıda göstericiyi gözaltına aldı.
Netenyahu’nun konuşmasına verilen tepki bağlamında Amerika’da iki grup insanın mevcudiyetinden söz edilebilir.
(1) Netenyahu’nun katliamlarını destekleyen, ABD Yönetimi, Kongre üyelerinin bir kısmı ve bazı toplumsal kesimler. Bunlarda, vicdan, ahlak, insan hakları, insan onuru, adalet duygusu vb. insani değerler mevcut değildir.
(2) Netenyahu’nun katliamlarını protesto eden Kongre üyeleri ve toplumsal kesimler. Bunlar, vicdan, ahlak, insan hakları, insan onuru, adalet duygusu vb. insani değerlerin mevcut olduğu kişilerdir.
Netenyahu’nun İnkarcı Sözleri
Netanyahu, ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail saldırılarında 40 bine yakın kişinin öldürüldüğü Gazze Şeridi’nin Refah kentinde “neredeyse hiçbir sivili öldürmediklerini” öne sürdü.
Bunun manası, 9 aydır süren katliamı örtbas etme çabasıdır. Bir diğer ifadeyle, Netenyahu tüm vicdan, ahlak, onur sahibi insanların aklıyla alay etme çabasıındadır.
Netenyahu, bütün insanlığın gözünün içine baka baka, “ben 40.000’den fazla masum korumasız insanı katletsem de, siz bunları görmeyin, benim yaptığım katliam değildir, bu insanları katletmek benim hakkımdır” demek istiyor.
Aslında SİYONİZM, tam da böyle bir şeydir. Netenyahu, dünyaya “ben Siyonizm namına en masum insanları katletsem de bu hakkıma itiraz edemezsiniz” mesajı veriyor.
Bu şekilde, Siyonizmle Faşizm arasında “kendi ırklarını üstün görüp, başkalarını katletmeyi kendileri için hak bilme” konusunda hiçbir farkın olmadığı ortaya çıkmış oldu.
Siyonizmle Faşizm arasındaki en temel fark, Faşistler (nasyonal sosyalistler de bu kapsama dâhil edilebilir) dışında dünyanın büyük ekseriyetinin Faşizme karşı olmalarıdır. Oysa Siyonizm’e ve haksız katliamlarına, insanlığın büyük ekseriyeti karşı çıksa da, dünyanın en güçlü ülkelerinin yönetimleri ve etkili çevreler destek veriyor. Bu yönü itibariyle, fiiliyatta Siyonizm, Faşist eğilimlere göre çok daha tehlikeli ve zararlıdır. Çünkü başta BM olmak üzere dünyanın en güçlüleri, tüm mekanizmaları ile Siyonizm’i kayıtsız şartsız destekliyorlar.
İt İti, Amerika da Katil Siyonist Netenyahu’yu Korur
Amerika, insan hakları şampiyonu olarak biliniyor; insan hakları şampiyonu olarak bilinen Ülkenin Kongre üyeleri bu katili nasıl alkışlayabilir? Sorusu akıllara takılıyor.
Bu soruya cevap kapsamında bazı atasözlerimiz var. bunlardan bir kısmı şu şekildedir.
Kişi sevdikleri ile beraberdir; İt İt’in etini yemez; İt İti korur.
Bu atasözlerimizden sonuncusunun, Kongre üyelerinin Netenyahu’yu alkışlamaları ile birebir uyumlu olduğu söylenebilir.
Samimi, dürüst, ahlaklı, vicdanlı bir Müslüman, hakikaten samimi ise, haksız yere mağdur edilen bir Müslümanı ya da bir başka kişiyi sonuna kadar korur; onu korumadığı takdirde, Müslümanlıktan, vicdandan ve ahlaktan tamamen nasipsiz demektir.
Bir atasözümüz daha var: “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim”.
Bu sözle uyumlu olarak şu söylenebilir: Siyonistleri, bütün katliamlarından dolayı koruyanlar, destekleyenler ve alkışlayanlar Siyonist’lerin CAN arkadaşlarıdırlar.
Bir katili, katliamlarından dolayı koruyan kişiler, katilin bütün katliamlarının ortağıdır.
Bütün bunlardan sonra, kısaca şunlar da söylenebilir:
ABD Kongre’sinde, Siyonist, soykırımcı katil Netenyahu’yu konuşturarak onu ayakta alkışlayan Kongre üyeleri, ABD yönetimi ve etkili çevreler, hem eli kanlı katil Siyonistlerin candan arkadaşları, hem de Siyonist Netenyahu’nun katliamlarının mutlak ortağıdırlar.
Netenyahu’yu alkışlayanlar, Canavarlığı, soykırımcılığı, katilliği “insanlık” olarak göstermeye kalkışan ahlaksızlar ve vicdansızlar güruhudur.
Amerikan Kongresi, alkışlama fiili ile “İtin İti koruması”na benzer şekilde, “katil Siyonist Netenyahu’yu, O’nun bütün katliamlarını ve soykırım fiillerini korumaktadır.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konuya ilişkin değerlendirmesi şu şekildedir:
“Tüm dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi verenler çağımızın Hitler'lerini baş tacı ederken zerre miskal utanmıyorlar. 40.000 insanın katilini kahraman gibi ağırlarken yüzleri kızarmıyor. Adalet, hukuk, kural, merhamet, şefkat, vicdan yok. Barış için sorumluluk almak yok. İnsanlığın umudunu artıracak hiçbir çaba yok. Zalimin zulmünden dolayı adeta itibar gördüğü, mazlumun hakkının yok sayıldığı bir cinnet haline hep birlikte şahitlik ediyoruz. Bu nasıl bir iştir? Bunu anlamak mümkün mü? Hani demokrasi? Hani özgürlük? Hani insan hakları? Hani İnsan Hakları Beyannamesi'ndeki alt alta yazılmış maddeler”?
Artık hak ve adalet yerine salt kendi menfaatlerini esas alan, zayıfa ve kendinden olmayanlara hayat hakkı tanımayan Batı medeniyetinin VAHŞİ kimliği, katil Netenyahu’nun en üst perdeden alkışlanarak desteklenmesiyle bariz bir şekilde ortaya çıkmış görünüyor. Vicdansız Siyonizm destekçilerinin insan haklarından bahsetmesi, bu kavramın hayasızca istismarından başka bir şey değildir.
ABD öyle birbirine zıt görünümlü iki yüzlü sahtekâr bir devlettir ki, önce savaş çıksın diye silah satar, sonra da barış havarisi kesilir, bir yandan insanları katlederken, aynı anda insan haklarını savunur görünür, önce ülkeleri işgal eder, bu işi söz konusu ülkelere demokrasi ve hürriyeti getirmek için yaptığını söyler.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 18027 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |