Tamer Çetin'in analizi...
Son yıllarda farklı dini inanışlara önyargıların artmasıyla birlikte yakın dönemlerde çeşitli gruplar arasındaki çatışmalar da yoğunluk kazandı. Yoksulluk ve savaşlardan beslenen aşırılık yanlısı örgütler dünyanın geleceği açısından giderek daha büyük bir tehdit haline geliyor.
Nijerya'nın Jos kentinde bu hafta Müslümanlarla Hristiyanlar arasında Hristiyan mahallesine cami inşaatı nedeniyle patlak veren çatışmalarda 464 kişinin öldüğü bildirildi. 990 kişinin yaralandığı 200 kadar kişinin de tutuklandığı bu çatışmalar nedeniyle 50 bin kişi yerinden oldu, gıdasız ve susuz kaldı. Daha önce de bazı büyük dinsel çatışmaların merkezi haline gelen Jos kentinde 2001 yılı eylül ayında çıkan çatışmalarda binden fazla kişi ölmüştü. Kentte 2008 yılı kasım ayında meydana gelen çatışmalarda da 700 civarında kişi yaşamını yitirmişti.
Birleşmiş Milletler (BM) salı günü yaptığı açıklamada radikal Hristiyan bir örgüt olan Rabbin Direniş Ordusu'nun saldırıları sonucunda Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde son 2 ayda yüzlerce kişinin öldürüldüğünü bildirdi. BM Kongo barış gücü misyonu (MONUC) insan hakları bürosunun açıklamasında, örgütün aynı dönemde yaklaşık 80 kişiyi de kaçırdığı belirtildi. Bu grup yalnızca bu ülkede değil Uganda ve Sudan'da da birçok kişinin ölümünden sorumlu. Uganda'nın kuzeyinde 20 yıl süren ayaklanmadan sonra 2005'te Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde üslenmeye başlayan bu grup İncil'i kendileri gibi yorumlamayan binlerce insanın öldürülmesinden, kiliselerin yakılmasından ve on binlerce kişinin kaçırılmasından sorumlu tutuluyor.
ABD silahında İncil şifresi
Bu hafta gündeme gelen ilginç haberlerden birisi de ABD askerlerinin kullandığı bazı silahların nişangahlarında İncil ayetlerinden şifrelerinin bulunmasıydı. Söz konusu silahların Irak ve Afganistan cephelerinde de kullanıldığı ortaya çıkarken, Haçlı zihniyetinin hortladığı tartışmaları da yoğunluk kazandı. ABD'li laik ve Müslüman gruplar Savunma Bakanı Robert Gates'ten bu teçhizatın geri çekilmesini istedi. Üretici firma Trijicon 30 yıldır ürettiği silahlara İncil'den alıntılar yerleştirmesinin yasa dışı dışı olmadığını savundu ancak daha sonra bu uygulamayı durduracağını açıkladı. Yeni Zelanda da askerlerinin Afganistan'da kullandığı bu silahlar üzerindeki ayet numaralarının kaldırılacağını duyurdu. Eski ABD Başkanı George W. Bush 2003'te 'Haçlı Savaşı' gafı yapmış, bunun üzerine ABD ordusu askerlerine din propagandasını yasaklayan bir talimatname yayımlamıştı.
Yemen'de ayrımcılık ve ilgisizlikten yakınan Şii Huti isyancıları, 2004 yılından beri yönetime karşı silahlı mücadele yürütüyor. İsyancı militanların kasım ayında sınırı geçerek iki muhafızı öldürmesi üzerine Suudi Arabistan da çatışmalara katıldı. Suudi yetkililer geçen hafta yaptıkları açıklamada Yemenli Şii isyancılara karşı kasım ayında başlatılan operasyonda şimdiye kadar 113 Suudi askerinin öldüğünü bildirdi. İktidar ve isyancılar arasında süren çatışmalar sırasında aşırı dinci El Kaide örgütü de bu ülkede büyük bir güç kazandı. Öyle ki bir süre önce ABD'nin Bu ülkede El Kaide'ye karşı yeni bir cephe açabileceğine ilişkin tartışmalar yaşandı. ABD yönetimi ise, eğitim, istihbarat ve teçhizat desteği verdiği, maddi yardımda bulunduğu bu ülkeye asker gönderilmeyeceğini açıkladı.
ABD'nin "Yeşil Kuşak" politikası ters tepti
Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal ettiği 1979 yılı sonrasında ABD'nin komünizmin yayılmasına karşı uygulamaya koyduğu "Yeşil Kuşak" politikası çerçevesinde İslamiyeti kullanmak istemesi aşırı dinci akımların güçlenmesine yol açtı. El Kaide'nin 11 Eylül 2001'deki saldırıları bu politikanın ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını gösterdi.
Afganistan, Irak'ta yaşanan savaşlar da aşırı dinci El Kaide ve Taliban gibi grupların ekmeğine yağ sürdü. Bu grupların "Haçlı işgaline karşı cihat" felsefesini yerleştirmeye yönelik politikaları sonucunda Türkiye de dahil birçok ülkeden insanlar koşa koşa Batılı ülkelere karşı savaşa gitti. Bu gruplar bugün Pakistan dahil olmak üzere birçok Ortadoğu ve Afrika ülkesinde çok güçlü durumda. Öyle ki Afganistan'da Taliban hafta başında başkent Kabil'de Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin yeni kabinesinin yemin töreni sırasında düzenlediği saldırıyla başkentte saatler boyunca cehennem kâbusu yaşattı. Pakistan'da ise ordu aşırı dinci militanlara karşı 6 ay ya da bir yıl boyunca yeni operasyon yapmayacağını açıkladı. Bu açıklama, Pakistan'a militanlara yönelik operasyonlarını genişletmesi yönünde baskı yapan ABD için bir hayal kırıklığı anlamına geliyor.
İsrail'in Gazze'de yaptıklarına karşı Batı'nın ses çıkarmaması da dinsel önyargıların öfkeye dönüşmesinde önemli bir rol oynadı. ABD Başkanlığı koltuğunda 1 yılını dolduran Barack Obama, Türkiye ve Mısır'da yaptığı konuşmalarla dinsel çatışmaların önlenmesi konusunda umut rüzgârı estirmişti. Bununla birlikte bu konuşmaların üstüne bir şeyin inşa edilmemesi ve Afganistan'a 30 bin ek asker gönderme kararı hayal kırıklığı yarattı. Yaşanan çatışmalar, artan gerginlik ve panik önyargıları nefrete dönüşürken insanlık tehlikeli bir viraja giriyor. Başka inançlara karşı hoşgörünün artırılması için tüm dünyanın katıldığı, yoksullukla mücadeleyi de kapsayan çok daha büyük bir çabaya ihtiyaç var aksi takdirde gelecekteki din savaşlarının tohumları bu tehlikeli virajda atılmış olacak.
EYLEM VE SÖYLENTİ PANİK YARATIYOR
Aşırı dinci örgütler silahlı çatışmaya girmese bile yayın organlarına gönderilen ses kayıtları büyük paniğe yol açabiliyor. Kenya'nın bir süre önce Jamaikalı Müslüman bir din adamını sınır dışı etme kararı alması da aşırı dinci gruplar arasında tepkilere yolaçtı. Hatta El Kaide'nin Somali'deki kanadı olduğu belirtilen Eşşebab örgütünün Kenya'nın başkenti Nairobi'ye saldırı düzenleyeceğine ilişkin bir ses kaydı ortaya çıktı. Ancak örgüt sözcüsü bir açıklama yaparak ses kaydının sahte olduğunu söyledi. Zaman zaman istihbarat kurumlarının saldırı olabileceğine ilişkin duyuruları da toplumda panik dalgalarının yayılmasına neden oluyor. Hindistan'da istihbarat servislerinin El Kaide bağlantılı militanların bir uçağı kaçıracağı istihbaratı almaları üzerine cuma günü havaalanlarında kırmızı alrma geçildi. Indian Express gazetesi, istihbarat yetkililerinin El Kaide militanlarının planını ortaya çıkardığını belirterek, Pakistan'daki Leşker-i Tayyibe adlı örgütün komşu Asya ülkelerinden birine gidecek Air India ya da Hindistan Havayolları'na ait bir uçağı kaçırmayı planladıklarını bildirdi. Hindistan'ın Mumbai kentinde, Pakistan'dan giden aşırı dinci 10 Müslüman militanın 2008'in kasım ayında çeşitli hedeflere düzenledikleri saldırılarda 166 kişi ölmüştü. Bu arada Türkiye'de de cuma günü 16 ilde yapılan eş zamanlı operasyonlarda 120 kişi El Kaide üyesi olma şüphesiyle gözaltına alındı.(referans)