TURKTIME / Afganistan'daki değişken durumu anlatmak için makaleler ve yorumlar üst üste yığılırken, son gelişmeleri anlamak için Afganistan'ın sosyokültürel, tarihi ve psikolojik yapısını anlamakta gerekli.
Yakın tarihe baktığımız zaman dış güçlerin Afganistan'da siyaseti ve toplumunu şekillendirme girişimlerini görebiliriz. Ancak bu denemelerin başarısız olduğunuda söyleyebiliriz. İster 20. yüzyılın başlarında sömürge dönemindeki İngiliz çabaları, ister Sovyetlerin sosyalizmi kurmaya yönelik eylemleri, ister ABD ve müttefiklerinin son zamanlarda yeni bir devlet kurmaya yönelik girişimleri olsun, bunlar Afganistan'a dışarıdan dayatmaların başarılı olmadığını gösteriyor.
ABD ve müttefiklerinin çekilmesinden birkaç gün sonra Taliban'ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesi hiçte şaşırtıcı birşey değil. Afganistan, en başından beri, ister İngiliz sömürgeciliği, ister Sovyet sosyalizmi, ister Amerika'nın yeni bir devlet kurma çabaları olsun, dışarıdan dayatmalara sert refleks verdi.
AFGAN HALKININ TALEPLERİ
Sert dağlık araziler, çetin yaşam koşulları, çatışan etnik kimlikler ve köktendinci değerlere artan bağlılıkla şekillenen Afgan halkının sosyokültürel yapısının, dışarıdan gelen baskılara açık olmadığını gösterdi. Bu baskının nerden ve kimden geldiği Afgan halkının iyiliğine veya kötülüğüne olup olmadığı önemli değil, Afgan halkının kendi talebi olup olmadığı önemli.
Bu boyun eğmez doğa jeopolitik ile birleştiğinde ölümcül bir kombinasyona dönüşüyor. İngiliz sömürgesi döneminde Afganistan, Çarlık Rusyası ile Britanya Hindistanı arasında bir tür tampon görevi görüyordu. Soğuk Savaş döneminde Afganistan, Sovyet destekli sosyalist güçler ile ABD'nin desteklediği mücahidlerin karşılaştığı bir süper güç rekabeti merkeziydi. Bu güç oyununda ABD önderliğindeki güçler kazanmış olsa da, sonuçları Afganistan için yıkıcıydı, bugün bile hissediliyor. Afganistan'ı şekilendirmeyi düşünenler için bu örnekler yeterli olur.
DEMOKRATİK BİR GELECEK UMUT EDENLERİN HİKAYESİ BAŞKA OLACAK
Afganistan'ın kurtuluşu şu an hayel gibi gelebilir ama laik, demokratik ve çoğulcu olan ve hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir devlet mekanizması. Afganistan'ın gerek ırki olarak gerekse inanç olarak farklı etnik kimliklere sahip olması ulus-devlet gibi bir yapıyla yönetilmez kılıyor.
Bu aynı zamanda yaklaşık yirmi yıldır Amerikan etkisi altında olan Afganistan'ın neden orijinal doğasına bu kadar hızlı döndüğünü de açıklıyor. Kurulacak sistemin adı ne olursa olsun bir barış süreci içeriden başlamalı ve Afganistan halkının istekleri ön planda olmalı.
Ancak ülkeyi yönetecek güçler üste belirttiğim gibi adil, eşitlikçi ve demokratik bir yapı oluşturmazsa Afganistan'ı birleştiremez. Taliban'ın Afganistan halkına, adil, eşitlikçi ve demokratik bir gelecek sunamayacağına göre, bu da Afganistan'ı yeniden dış güçlerin operasyon bölgesi haline getirecektir ve yakın gelecekte ülke yeni çatışmalara sahne olacaktır. Afganistan'da adil, eşitlikçi ve demokratik bir gelecek umut edenlerin hikayesi ise çok farklı olacaktır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...