Atilla Dorsay'ın T24'te yayınlanan "Sana ihtiyacımız var... Ey Yılmaz Özdil, neredeysen haber ver!" başlıklı yazısı söyle:
"Büyük bir içtenlikle yazıyorum ve onu göreve çağırıyorum. Neredeysen ses ver ve yeniden o eşsiz kalemine sarıl lütfen...
Günler ne çabuk geçiyor... Ülkemizin belki en 'hayati' (yaşamsal) seçimlerine birkaç hafta kaldı. Bizler, yani sağduyuyu öne almakla birlikte siyasal açıdan solu da aynı düzeyde sevenler (tuhaf bir tanımlama oldu galiba!), büyük bir heyecan ve apaçık bir gerilim içinde, 14 Mayıs'ın sonuç olarak yurdumuza ve vatandaşlarımıza en hayırlı biçimde hizmet edecek biçimde sonuçlanmasına duacıyız.
Bu arada elbette çatlak sesler de çıkıyor. Sadece iktidar cephesinden gelen ve onlar için içerdiği acı sonu önlemek amacıyla, hiçbir ülkede ve hiçbir seçimde görülmemiş biçimde bol sadaka dağıtma çabasının yanı sıra hiç beklenmedik çıkışlar da oluyor. Daha önce değindiğim Muharrem İnce olayı gibi... Sahi, bu kendine göre değerli siyasetçimiz birden karar değiştirip Kılıçdaroğlu'nun karşısında değil yanında yer alsa... Hem ülke, hem de kendi geleceği açısından ne iyi olurdu!
Ama bugün konuyu bambaşka bir yere getirmek istiyorum. Değerli köşe yazarımız, sevgili Yılmaz Özdil'e... Bir zamanlar Hürriyet'de ilgiyle okuduğumuz, ama asıl Sözcü'ye geçince gücünü gösteren, 'ezeli muhalif ' Yılmaz Özdil... En büyük özelliği bence o inanılmaz arşivciliği olan; sanki emrinde bir araştırma ve belge toplama ordusu bulunan bir yazar... Gerçi Sözcü'nün çok değerli başka yazarları var. Necati Doğru veya Uğur Dündar gibi... Ya da genç kalemler Deniz Zeyrek, Murat Muratoğlu ya da şimdilerde İsmail Saymaz... Ama onun yeri bambaşka ve sanırım hep öyle kalacaktır. O birden dünyamızdan çekip gitti.
Buna daha önce de değinmiştim. Yani toplumumuzun medyadaki ünlü adların birden kaybolması konusundaki ilgisizliğine... Bir zamanların el üstünde tutulan kimi yazarları birden yok olduğunda kimsenin gıkı çıkmazdı. Diyelim ki Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök veya Cengiz Semercioğlu, Sabah'tan Hıncal Uluç ayrıldığında da (onunki sağlık nedenleriyle olmuştu) öyle olmuş, kimse bunu sorup soruşturmamıştı.
Ama bu tavır, şu konjonktür içinde doğru mu? Üstelik Sözcü büyük çaba göstermiş, yepyeni bir TV kanalı açmış ve oraya da birçok ünlü ismi toplamış; toplamaya da devam ediyor. Gerçi ben haberleri çok alışkın olduğum Kanal D veya NTV'den izlemeyi de sürdürüyorum. Ama artık giderek daha sık SZC kanalına ve de Fox'a da göz atıyorum. Sanırım bu daha da artacak.
"SANA İHTİYACIMIZ VAR"
Evet, bence Yılmaz Özdil dönmeli. Hem de çabucak... Çünkü vakit daralıyor; zaman hızla koşuyor. Onun tek bir yazısı bile etki yapar, kimilerini uyarabilir, çok farklı tepkiler doğurabilir. Bunları büyük bir içtenlikle yazıyorum ve onu göreve çağırıyorum. Neredeysen ses ver ve yeniden o eşsiz kalemine sarıl lütfen... Biraz Müslüm Gürses gibi olacak, ama: Sana ihtiyacımız var!..."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...