Hukukun üstünlüğü adına, şeffaf ve temiz Türkiye adına, demokrasi adına bir mücadele yürütülüyor ya... Ya da en azından kavganın sarılıp sarmalanıp pazarlandığı görüntü bu ya… Herkes mücadelesini en azından böyle sunuyor ya… İşte bu makyaj geliyor, bir yerde tıkanıyor, birisi bir laf ediyor ve tüm makyaj bir anda dökülüyor.
Mesela AKP’li vekil Avni Doğan… Bakın ne diyor; “Bu memlekette kimin kızının başı örtülü, hepsini fişlemişler. Kimin çocuğu İmam Hatip'e gidiyor hepsini fişlemişler. Kim muhafazakar, kim Ramazan’da oruç tutuyor hepsini fişlemişler. Eee, şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde. Yapmaya çalıştığımız bu.”
Bu mudur? Sanırız budur. 40 yıldır yapılan fişlemeyi doğru buluyor muyuz? Kendi adımıza, hayır... O yüzden o çürümüş zihniyetin ayıklanmasını, deşifre edilmesini, hareket edemez hale gelmesini yürekten dileyebiliyoruz. Dileğimizi ifade ederken elimiz titremiyor.
Peki, o çürümüş zihniyetin ters çevrilip başka bir formda, sadece aktörleri değiştirerek devam etmesini doğru buluyor muyuz? Aynı kesinlikte, hayır… O yüzden bu yeni formun da ayıklanmasını, deşifre edilmesini, hareket edemez hale gelmesini yürekten dileyebiliyoruz. Dileğimizi ifade ederken elimiz titremiyor. Ve bu yüzden o sözleriyle mazlumluktan zalimliğe geçmiş bir zihniyetin görünen yüzü olması nedeniyle Avni Doğan’ı KAYBEDEN olarak görüyoruz.