Semih İdiz / Milliyet
Aliyev haklı, ama...
Azerbaycan’ı önümüzdeki haftalarda ve aylarda daha iyi tanıyacağız. Türkiye ile Ermenistan arasındaki uzlaşma arayışlarına kızan Bakü’nün bazı açıklamaları ve icraatları o ülkedeki yönetim anlayışı hakkında şimdiden ipuçları veriyor.
Her şeyden önce, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in önceki gün yaptığı açıklamalarla tümüyle hem fikir olduğumuzu belirtmek isteriz. Ülkesindeki sosyal ve ekonomik gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda konuşurken bakın ne demiş Aliyev:
“Başka ülkeler ilk olarak kendi çıkarlarını nasıl kolluyorlarsa, biz de elbette başta kendi çıkarlarımızı kolluyoruz.”
Aliyev bu sözlerini Türkiye’ye satılan doğal gaz konusunda sarf etmiş. Türkiye’ye yıllarca dünya piyasalarının 3’te 1’i oranında düşük fiyatla doğalgaz sattıklarını belirterek, “Buna hangi ülke razı olabilir? Bu hiçbir mantığa sığmayan bir meseledir” demiş.
Nabucco projesine de değinen Aliyev, Türkiye’yi kastederek, bu konuda ortaya koyulan şartların da kabul edilemeyeceğini, bu şartların dünya çapında çok yararlı olan bir projeyi bozabileceğini belirtmiş.
Bakü ile sorun yaşanacaktı
Ankara ile Erivan arasındaki uzlaşma arayışları Bakü’nün uzun zamandır rahatsız olduğu bu konuları gündeme getirmesini kolaylaştırmış olabilir. Fakat, zannedilmesin ki Aliyev bu sözleri sırf Türkiye’ye son günlerde kızdığı için söylüyor.
Nitekim bu sözleri bile, doğal gaz fiyatı yüzünden iki ülke arasında eninde sonunda bir sorun yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Çünkü, Aliyev’in dediği gibi, Azerbaycan kendi çıkarını kollamak istiyor. Bunu da aslında başından beri yapmaya çalışıyor.
Bakü bu yüzden, bütün adayı temsilen, Kıbrıs Rum yönetimini resmen tanıdı. Yine bu nedenle KKTC’yi tanımaya bugüne kadar yanaşmadı. Ankara’yı teskin etmek için Kuzey Kıbrıs’a dönük cılız bazı ekonomik açılımlardan sonra, bunlardan bunun için sessizce vazgeçti.
Bunları da Türk-Ermeni uzlaşması daha ortada yokken yaptı. Kısacası, Aliyev’in mantığını “Ben ulusal çıkarımı kollarım, ama sen önce benim, sonra kendi çıkarını kollayacaksın” şeklinde özetlemek mümkün.
Bu da bize pek “mantıklı” gelmiyor. Bu arada Bakü’den yansıyan “Siz Ermenistan’a açıladurun, biz de Rusya’ya kayarız” çağrışımlı sözler de bu ülkenin dış politika konusundaki acemiliğini ortaya koyuyor. Bu da komünist döneminden kalma “tekdüze siyaset” anlayışından kaynaklanıyor olsa gerek.
Daha iyi tanıyacağımız dönem
Aliyev doğal gaz fiyatı konusunda Türkiye’ye karşı ulusal çıkarlarını korumak istediklerini belirtirken, “Tarafımızdan yapılan teklif dünya pratiğine dayanıyor” demiş. Bu da güzel bir laf.
Peki aynı “dünya pratiği” Türkiye’ye çıkarlarını bırakıp başka ülkenin çıkarını kollamasını, bu arada bölgesel istikrara katkıda bulunacak gelişmelerden uzak durmasını mı dikte ediyor?
Diplomasi, çok sayıdaki değişkeni aynı zamanda yönetebilme ve gelişmeleri “dünya pratiği” ile uyumlu ve ulusal çıkarlara en iyi hizmet eden şekilde idare etme sanatıdır.
Bu gerçek ışığında şu sorulabilir:
“Bakü’nün Rusya’ya kayması, Aliyev’in sözünü ettiği, ‘dünya pratiği’ ışığında, Azerbaycan’a Karabağ’ı getirecek mi?” Sonuçta, Karabağ’ın Rusya tarafından Ermenilere verildiğini söyleyen Azerilerin kendisi değil mi?
Öte yandan Ankara’ya kızıp, 1130 Türk şehidinin yattığı mezarlıktan Türk bayrağını kaldırmak Bakü’nün siyasi olgunluğuna mı delalet ediyor? Bursa’daki maç sırasında Azerbaycan bayrağı konusunda bir kriz yaşandıysa da sonunda bu Türkiye’nin içinden gelen sert ve kararlı tepkileriyle aşıldı.
Aynı şeyin Türk bayrağı konusunda Azerbaycan’da olup olmayacağını göreceğiz.
Dediğimiz gibi Azerbaycan’ı daha iyi tanıyacağımız bir döneme giriyoruz.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...