Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, türban sorununun çözümü konusunda ''yeni anayasayı beklemeye gerek yok, onun çözümü çok kolay. Oturup beraber mutabık kaldığımız bir cümleyle çözülür'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, türban konusundaki tartışmalarla ilgili olarak, ''bizim kafamız gayet nettir. 'Karmaşıktır' diyenler kendi kafalarının durumunu düşünsünler'' derken, ''Türkiye hala bu sorunu çözemiyorsa, bu özgürlükler noktasında ciddi sıkıntıdır. bunu beraber aşarız... Yeni anayasayı beklemeye de gerek yok. Bunun çözümü çok kolay. Otururuz beraberce mutabık kaldığımız bir cümleyle bu çözülür'' şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan, İspanya'dan dönüşünde Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin ''Siz 'türban simge de olsa yasaklanmamalı' dediniz. Bu türban sorununun çözümüne yönelik bir adımın işareti mi?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, açıklamasındaki ifadelerini çok iyi hatırladığını belirterek şunları kaydetti: ''Konuya yaklaşımımızı belirterek, bundan önceki yaklaşımımız neyse o şekilde yaklaştık. Şunları söyleyeyim; Türkiye'de siyaset maalesef hala belden aşağı vurma teknikleriyle devam ediyor. Ana Muhalefet'in yaklaşım tarzı bu. Benim konuşma metnimin içerisinde türban, başörtüsü konusu yoktu. Ama sorular kısmında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na uluslararası medya, iş adamları grubundan bu tür bir soru geldi. Ben de cevabını verdim. Cevabım da konuya yönelik olarak, bunun özgürlükler noktasında ele alınmasını ifade ettim ve bu özgürlüğün engellenmemesi gerektiğini ifade ettim. Ondan sonra da 'velev ki simge dahi olsa dünyanın hiçbir yerinde hangi simgeye yasak konulmuştur' şeklinde benim bir cevabım oldu. Hiçbir simge yasak olamaz''
''TÜRBAN NEDİR, BAŞÖRTÜSÜ NEDİR?''
Türkiye'de basın mensuplarının bu soruyu soracağını bildiği için uluslararası ansiklopedilerde türbanın tanımını araştırttığını belirten Erdoğan şunları söyledi: ''Ana Muhalefet Lideri Sayın Baykal, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın kafasının karışık olduğundan bahsetti. Ben Sayın Baykal'a diyorum ki bilgi açısından çok ciddi bir bunalımın içerisindesiniz. Önce bu ansiklopedileri aç. Türban nedir? Baş örtüsü nedir? bunu iyi öğren. Eğer buna fırsatı yoksa ben burada kendisine okuyayım. Belki o da şu anda dinliyordur. Bu fırsatı kaçırmamasında fayda var diye düşünüyorum.
Bakınız, Meydan Larousse göre, moda deyimi, her çeşit yumuşak kumaştan kenarsız kadın başlığı, Türkçesi tülbent, Fransızcası türban. Başörtüsü yine Meydan Larousse'da kadınların saçlarını kapamak için başlarına örttükleri işlemeli veya düz eşarp. Bunları ben söylemiyorum Meydan Larousse söylüyor. Türk Dil Kurumu ve Dil Derneği sözlüklerine göre, türban, ince kumaştan yapılmış başı sıkıca kavrayan bir başörtüsüdür. Başörtüsü ise kadınların saçlarını örtmek için kullandıkları örtü, eşarp... Ayrıca Oxford İngilizce Sözlük ve Britanica İngilizce'yle paralel Vikipedi'ye göre ise türban farsça tülbent kökenli, Türkçe tülbent, Fransızca'ya türban olarak geçmiş. Türkçe'de tülbent veya başörtüsü anlamlarında kullanılır. Türban genellikle pamuklu veya ipek kumaştan yapılmış, başa veya fes, kavuk gibi iç şapkanın üzerine sarılan uzun başörtüsüdür. Özet etimolojik kökenine bakıldığında türbanın Fransızca olduğu, Türkçe'de tülbent dendiği görülür. Eşarp, tülbent ve başörtüsü, kumaş ve uzunluk ile birbirinden ayrılan aslında aynı şeylerdir.''
''KAFAMIZ GAYET NET''
Başbakan Erdoğan, ''damdan düşerek bu alana geldiklerini'' ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: ''Bizim kafamız gayet nettir. 'Karmaşıktır' diyenler kendi kafalarının durumunu düşünsünler. Bu ülkede istismarı da kimlerin yaptığını da çok açık ortaya koymam lazım. İstismar, bir şeyi yaşamıyor da yaşıyor gibi görünmeye çalışıyorsa, veyahut da bunu yaşayanlardan bir şey elde etmek için onu kullanmaya çalışıyorsanız, buna denir. Eğer yaşıyorsanız kimse buna 'siz bunu istismar ediyorsunuz' diyemez. Bunun için bize de kimse bu konuyu istismar ediyorsunuz ifadesini kullanamaz. Böyle bir hakkı yoktur. Kaldı ki biz bu işleri konuşmayız, yaşarız.
Ama bu ülkede iktidar olarak biz hep şunu konuştuk, dedik ki biz toplumsal mutabakatın olduğu bu konuyu, çünkü toplumsal anlamda bir sıkıntı yok, ama kurumlar arasında bir sıkıntı var ve bu konuda istismar ifadesini kullanan yine Parlamento'daki değerli muhalefet partililerine sesleniyorum, biz bu konuda her şeye hazırız. Gerekirse ben randevu talebinde de bulunurum, kendileriyle de bu konuyu konuşurum ve ondan sonra demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan ülkemizde bu işleri, halkımızın sorunlarını çözme noktasında çözer ve her gün bu ülkede tartışmaktan da bu işi hep birlikte kaldırırız, ama dayanışmayla, gerilim politikalarıyla değil. Çünkü bugün özgürlüklerin tartışıldığı bir dünyada, dünyanın neresine giderseniz gidin, herkesin istediği şekilde giyindiği bir dünyada, Türkiye hala bu sorunu çözemiyorsa, bu özgürlükler noktasında ciddi sıkıntıdır. Bunu beraber aşarız. Biz bu noktada varız. Milliyetçi Hareket Partisi ben de varım diyor. Mesele yok, CHP yoksa yok. olanlarla yola devam ederiz.''
Başbakan Erdoğan, ''türban sorununu yeni anayasa da mı çözmeyi düşündüklerine'' yönelik bir soru üzerine, ''Yeni anayasayı beklemeye de gerek yok. Bunun çözümü çok kolay. Otururuz beraberce mutabık kaldığımız bir cümleyle bu çözülür'' dedi. ''Bazı siyasi parti liderleri Başbakan türbanı simge olarak kabul etti diye değerlendirdi.
Türbanı simge olarak kabul ediyor musunuz?'' sorusuna da Erdoğan, şu cevabı verdi: ''Bir defa şimdi, bunun siyasi simge olması için sadece AK Parti'nin çatısı altında, başörtüsü veya başörtülülerin olması lazım. CHP çatısı altında veya CHP'ye oy verenlerin arasında başörtülü, türbanlı olan yok mu, MHP'de yok mu? DP'sinde, ANAP'ında yok mu, DTP'sinde yok mu? Hepsinde var. Dolayısıyla kimse kalkıp da burada birbirine çamur atmaya kalkmasın. Her vatandaş siyasi iradesini sandıkta ortaya koyuyor, başörtülüsü de başörtüsüzü de koyuyor. Ama başörtülülerin içinde çok değişik partilere dağılmış bir irade var.
Kalkıp da başörtülülerin içerisinden AK Parti'ye oy verenleri cezalandırma yetkisini kim kendinde buluyor? Veyahut da başı açık olan vatandaşlarımın değişik partilere oy kullanması kimleri, niçin rahatsız eder? Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Böyle şey olamaz. Herkesin buna saygı duyması gerekir, bizim vatandaşlarımızın tümünü ayırt etmeksizin saygı duyduğumuz gibi.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İş adamlarımızın, İspanya iş adamları ile ilişkilerinde inşallah yeni bir dönemin başlamasına vesile olduk'' dedi.
Başbakan Erdoğan, İspanya'dan dönüşü Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, İspanya'da bazı sivil toplum örgütlerinin yönetimleriyle görüşme imkanı bulduğunu belirtti.
Eş sunuculuğunu Türkiye ile İspanya'nın yaptığı Medeniyetler İttifakı'nın Birinci Forumu'nun açılış oturumunda bir konuşma yaptığını, Türkiye-İspanya İş Konseyi toplantısına katıldığını hatırlatan Erdoğan, ''İş adamlarımızın, İspanya iş adamları ile ilişkilerinde inşallah yeni bir dönemin başlamasına vesile olduk temennisindeyiz'' diye konuştu. İspanya'nın Türkiye'de yatırımı olan kuruluşları ile de kahvaltıda bir araya geldiklerini ve taleplerini dinlediklerini belirten Başbakan Erdoğan, görüşmenin gayet güzel geçtiğini dile getirdi.
Öğlen yemeğinde de yine ayrı bir girişimci grupla, bir toplantı yaptıklarını söyleyen Erdoğan, soru cevap şeklinde geçen bu toplantının da çok verimli olduğunu kaydetti. ''Ticari ve ekonomik ilişkilerimizi böylece gözden geçiriyoruz'' diyen Erdoğan, İspanya'nın şu anda dünyada özellikle enerji sektöründe çok önemli yeri olan ülke konumunda bulunduğunu belirterek, bunun yanında Türkiye'deki hızlı tren çalışmalarında da ilk treni İspanya'nın, Alarko firması ile birlikte yaptığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan ''inşallah kısa bir zaman sonrada Ankara-Eskişehir etabını, İspanyolların yapmış olduğu bu trenle aşmış olacağız.'' dedi.
İspanya ziyaretinin AB katılım süreci çerçevesinde, bu ülkenin Türkiye'ye verdiği destek açısından da önemli olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''İspanya'nın tabii ülkemize vermiş olduğu destek için de ayrı bir anlam kazanıyor ve gerek 1999 Helsinki adaylık sürecimizle ilgili yine bizi desteklemişti. Üyelik müzakere süreci ile ilgili yine bizleri desteklediler. Bu da İspanya'nın, Türkiye'nin AB üyeliği sürecine yönelik aşikar bir devlet politikası olarak, Türkiye'yi bu süreçte desteklediğini gösteriyor. Ve bunu kiminle görüştüysek, hepsi de aynı şekilde ifade ettiler.''
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...