Mevzuyu biliyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde Habertürk’ün sürmanşetten verdiği dehşet fotoğraf neredeyse herkesin tepkisini çekti. Belden yukarısı çıplak bir kadın, sırtında yarısına kadar saplanmış bıçakla yerde yüzükoyun yatıyor. Fotoğrafın kaba anlatımı böyle.
Ama fotoğrafın kendisi bu kaba anlatımdan daha dehşet uyandırıcı. Kendi gazetesinden bazı yazarlar dahil medyadan siyasete, sivil toplum kuruluşlarından sokaktaki vatandaşa herkes şok geçirdi. Vahşetin böylesi sunumu nasıl olurdu?
Fatih Altaylı; “Bazen yazı işlerinde demokrasi olmaz” diyerek bizzat kendisinin yazı işleri toplantısındaki itirazlara rağmen o fotoğrafı öyle yayınlamak için bastırdığını övünerek anlattı gerçi, çünkü kadına yönelik şiddeti toplumun gözüne sokmak gerekirmiş ama biliyoruz ki bu ilk değil.
Münevver Karabulut cinayeti olduğu zaman Karabulut’un başının kesildiği kanlı testere de aynı şekilde yine Altaylı talimatıyla manşete konmuştu. Bu tekrar, ister istemez kadına şiddete duyarlılık uyandırmaktan ziyade vahşetten tiraj kapma hevesi mi sorusunu gündeme getiriyor ki, sonuca bakınca ikinci olasılık daha güçlü gözüküyor.
Onun için, hangi kılıfa sarmaya çalışırsa çalışsın, Ayşe Arman gibi tek derdi “Aykırı olalım kendimizden bahsettirelim” olanların dışında ne kendi gazetesinin yazarları, ne Habertürk’ün Medya Grup Başkanı (Bu arada; Habertürk Medya Grup Başkanı Kenan Tekdağ’ın o kanlı manşetten fazlasıyla rahatsız olduğu ve bu rahatsızlığını ilettiği kulislerde konuşulanlardan…) ne de aklı selim sahibi hiç kimse tarafından sahiplenmeyen ve onaylanmayan böylesi bir manşet attığı için Fatih Altaylı KAYBETTİ.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|