Gülsün Bilgehan, Binnaz Toprak, Sema Kendirci ve Gülseren Onanç’ı, CHP’nin kadınlarını dinlerken Fatma Kotan geldi aklıma. Üçüncü çocuğunu doğururken kaybettiği annesine ağlayan Kotan. İlle de erkek doğurmak için doğururken kaybetmiş annesini. Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi Kotan AK Partili. Geçen gün Urfa’da, erkek çocuk, berdel, çocuk gelinler yarasına parmak basarken annesini de anlattı, gözyaşı döktü. Başbakan’ın istediği üçüncü çocuk yakmış canını. Görüyor musunuz, bu mesele fena halde partiler üstü bir kadın sorunu. Kadın yazarlara, yenilenen CHP’nin kadın programını anlatan CHP’li kadınlar da o noktaya dokunuyor. Üç çocuk istemediklerinden değil, o üç çocuklu kadının istihdama katılımını sağlayacak sosyal devlet ortada olmadığından. Gülsün Bilgehan bizzat üç çocuk sahibi olduğunu söylüyor. O memnun ama, dede İsmet İnönü, dayı Erdal İnönü. Aileden şanslı. “Büyükannelerimiz bizden daha ilerideydi. Çünkü onların çalışmasının önünde daha az engel vardı” diyor.
KADIN ERKEKTEN DAHA FAKİR
Bugünkü engelleri Gülseren Onanç anlatıyor. Önce rakam; AB ülkelerinde kadının işgücüne katılımı yüzde 59. Türkiye’de ise sadece yüzde 25. Ortadoğu kategorisindeyiz. Kadının ortalama geliri 5 bin, erkeğinki 20 bin dolar. Kadınların yüzde 80’inin üzerinde kayıtlı mal yok. Nedeni gayet açık: Ataerkil, muhafazakâr düşünce yapısı ve erkeğin evde çalışmaması. Türk erkeği haftada 7 saatini ev işine ayırıyor, Avrupalı erkek 20 saatini. Türkiye’de 20 bin kreş var, kadın istihdamı için sayının 50 bine çıkması gerekiyor. Devletin kadını evden kurtarmak için, yaşlı bakımını da sağlaması gerekiyor. Tabii kadını evden kurtarmak gibi bir derdi varsa. Binnaz hoca, kadın üzerinden yürütülen muhafazakârlaşmayla taşralı kadının sokaktan silindiğini anlatıyor.
Tanıl Bora’nın “Taşraya Bakmak” kitabından bir kadının satırlarını okuyor: “Atatürk ya da Cumhuriyet caddelerinde sokağa çıkmanın kuralları vardır. Kadın için doğal değildir. Erkek gibi sokağın sahibi değil, misafiriyizdir.” Binnaz Toprak’ın araştırmalarından aktardıkları insanın içini acıtıyor. Başı açık kadınları köpeğe benzeten, “Kadının belden yukarısı insan, altı hayvan” diyen öğretmenler, edebe aykırı giyinenleri men derneği kuran avukatlar... Kadınlar öyle evde kapalı ki, radyolardan istek yapanların yüzde 99’u onlar. Çünkü ancak böyle iletişim kurabiliyorlar. Ve kadınlar öldürülüyor. Sema Kendirci, yasalar mevcut olduğu halde siyasi kararlılık olmadığı için kadının korunamadığını anlatıyor. Belediyelerde zorunluluk olduğu halde sadece 57 sığınma evi var. AB standardı ise 7500 kadına bir sığınma evi. 15-25 yaş arası çalışmayan nüfus 5 milyon. Yani erken evlenmeye zorlananlar. İşte bu tablo karşısında CHP’li kadınlar, kadının siyasete katılımı için talepte bulunuyor: Adaylık ücretleri düşürülsün, çalışma saatleri kadına uygun olsun. CHP’ye son 6 ayda 90 bin kişi üye olmuş, çoğu kadın. 2012 kadın yılı olsun istiyorlar. Sempozyum ve konferanslarla tartışmak üzere. Eşitliğe inanan erkeklerle birlikte, kadınlar lehinde karar vermiş hakimlerle, MYK’daki erkeklerle çalışacağız diyorlar. Eksikleri tamamlamak için iktidara talipler.
HABER TÜRK
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...