Başta ihracatçılar olmak üzere, iş dünyası İzmir Limanı'nda yaşanan sıkışıklığın faturasının ekonomiye yansıdığını, sorunların giderilmesi için limanın özelleştirme sürecinin bir an evvel tamamlanması gerektiğini belirtti.
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Sekreteri Servet Eröcal, İzmir Limanının Türkiye'nin en büyük konteyner ihracat limanı olduğunu, ancak rasyonel çalıştırılmadığını belirterek, şunları söyledi:
''2004 yılı eylülünden bu yana ihracatçılar sıkışıklık zammı ödemek durumunda kalıyorlar. Limanın özelleştirilmesi, daha verimli kullanmak ve kapasitesinin büyütülmesi açılarından çok önemliydi. Özelleştirme kararı verildi, formaliteler yargı aşaması dışında tamamlandı. Bu süreçte her hangi bir yatırım yapılmıyor. Limandaki sıkıntılar artarak devam ediyor.
Sıkışıklık zammının ötesinde gemiler gelmek de istemiyor. Tabii gelmezler. Çünkü gemilerin seferleri zincirleme olarak birbirine bağlıdır. Sıkışıklık zammı almaları zararlarını karşılamaz. Zincirleme olumsuzluk yaşıyoruz. Buradaki sorunun ihracata olumsuz etkisi oluyor. Türkiye ihracatla kalkınma stratejisini benimsemiş bir ülke. Bütün Türk ekonomisine olumsuz etkisi oluyor. İzmir de en önemli ihracat limanımız olduğu için, etkisi çok fazla.''
Eröcal, hukuki sürece saygılı olduklarını, ancak sürecin en kısa zamanda tamamlanmasını beklediklerini anlattı.
İhracatçılar olarak özelleştirme konsorsiyumunda yer aldıklarını hatırlatan Eröcal, ''Gerekli yatırımların yapılması, özelleştirme şartnamesinde yer alan koşullardan biri. Liman büyüdüğünde demir-kara-hava yolu bağlantılarıyla İzmir lojistik bir güç haline gelecek'' dedi.
Dünyada artık kombine taşımacılığa yönelindiğini anlatan TİM Genel Sekreteri, şöyle devam etti:
''Yani demir-deniz-hava-kara yolunu entegre eden bir taşımacılığa yöneliyor. Türkiye'nin konteyner elleçleme kapasitesi toplamı, dünyanın bir büyük limanının 5'te ya da 6'da biri. Bu, Türkiye için utanılacak bir durum. Aynı şekilde dünyanın en büyük liman işletmecisi şirketinin kapasitesinin 15'te biri. Türkiye'nin ihracatının gelişmesi için limanların mutlaka gelişmesi lazım.
Demir-kara-hava yolu bağlantıları, depolama imkanı, lojistik köyleri, serbest bölgeleriyle bir bütün olarak en iyi şekilde gerçekleşeceği bir kent İzmir. Özelleştirmeyle kapasitenin çok ciddi ölçüde artmasını sağlayacak yatırımlar yapılacak. Yatırımlar, ana kalemler itibariyle büyük gemilerin yanaşabilmesi için derinliğin artırılması, rıhtımların uzatılması, konteyner yükleme alanlarının oluşturulması gibi belirtilmiştir.''
Servet Eröcal, Aliağa'nın dökme bakımından çok önemli bir liman olmasına rağmen konteyner taşımacılığı için İzmir Limanının alternatifi ya da tamamlayıcısı olmayacağını belirterek, ''Çandarlı'da Kuzey Ege limanı planlanmış durumdadır. Hem ihracatın gerekleri, hem de Türkiye'nin transit ticaret merkezi olması için yeni limanlara her zaman ihtiyaç olacaktır. Ama Kuzey Ege Limanı rüzgar durumu nedeniyle İzmir kadar verimli olmayacaktır'' diye konuştu.
-''İZMİR LİMANININ RAKİBİ YİNE KENDİDİR''-
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu ise özelleştirme sürecinin başlamasıyla yaklaşık üç senedir limana yeni yatırım yapılmadığını kaydederek, ''Ama aynı süre içinde ithalat ve ihracatımız her yıl yaklaşık yüzde 20-30 arttı. Bu artışa paralel olarak limanın verimli çalışması için gerekli yatırımın ve iyileştirmesinin yapılması gerekiyordu. Geç kaldıkça sıkışıklık, tahliyede problem, gemilerin güzergahının değişmesi, artık buraya gelmek istememeleri sonucunu doğuruyor. Bu da ihracat ve ithalatçının navlun ve tahliye masraflarını artırıyor'' şeklinde konuştu.
Özelleştirme ya da başka şekilde limanın sahipliğinin bir an evvel belirlenmesi, böylece yatırımların devam etmesi gerektiğine işaret eden Türkmenoğlu, başka bir limana ihtiyaç olup olmadığına ilişkin soruya, ''İzmir Limanı'nın rakibi yine kendidir. Bu limanı işletme sistemiyle ilgili sorun var. Kapasitesi çok rahatlıkla büyütülebilir. Öncelikle buranın verimli olarak kullanılması lazım'' karşılığını verdi.
-''GEMİLER BEKLEDİKÇE, O LİMANA ARTIK UĞRAMAZ OLUYORLAR''-
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, Türkiye'nin 2020 yılında 500 milyar dolar ihracata ulaşma hedefi olduğunu hatırlatarak, ''500 de ithalat desek, 1 trilyon dolarlık bir iş hacmini karşılayacak limanları, kara yollarını bugünden tayin etmek lazım. İzmir Limanımızın Türkiye'nin bu artan iş hacmini karşılamayacağı, bugün karşılamamasından belli'' dedi.
İzmir Limanı'nın özelleşmesinin sonuçlanması durumunda geciken yatırımların gerçekleşeceğine ve insanların daha verimli çalıştırılacağına inandığını aktaran Taşkın, ''O bakımdan bizim beklentimiz özelleştirmenin bir an evvel çözülmesi. İzmir Limanında gemilerin beklediğini gördüğümüzde sadece 'ithalatçı, ihracatçı 50-100 dolar fark verdi' diye algılanmamalı. Çünkü gemiler bekledikleri müddetçe artık o limanlara uğramaz oluyorlar. Uğramadıkları müddetçe de o şehirden ithalat-ihracat yapmak zorlaşıyor. Yani olay sadece fark ödeme değil'' diye konuştu.
-''DENİZCİLER DURAN GEMİLERİ DEĞİL GİDEN GEMİLERİ SEVER''-
Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi Başkanı Geza Delogh ise İzmir Limanı'nın şu an tam kapasite çalıştığını dile getirerek, ''Limanın makine parkı çok yaşlı. Değiştirilmesi gerekiyor. Özelleştirme süreci tamamlandığında bu sorun çözülecektir. Devletin işletmesinde olmasıyla ilgili sıkışıklık da yaşanıyor. Gelen gemiler için sıkışıklık zammı uygulanıyor. Bütün bunlar da dış ticarete olumsuz olarak yansıyor. Mayıs 2007'de gerçekleştirilen ihale sonucunun uygulanmasıyla bu sorunlar çözülecektir'' dedi.
Delogh, körfezde bekleyen gemilere ilişkin, ''Biz denizciler, gemileri çok severiz ama duran gemileri değil, giden gemileri çok severiz. Hiç kimse gemisini bekletmek istemez. Her bir geminin beklemesi günde 30 bin dolar demektir'' değerlendirmesinde bulundu.
-''ACENTELER İZMİR'DEN AYRILIYOR''-
İzmir Gümrük Müşavirleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sefa Bingöl, yaşanan sıkışıklık nedeniyle limana gelen gemilerin 48 saatlik bekleme yaptığını belirterek, şöyle konuştu:
''Sırf bu yüzden bir-iki gemi acentesi İzmir'den ayrıldı. Avrupa'daki ihracatçılar da İzmir'e mal göndermek için gemi acentesi bulamıyor. Acenteler İstanbul, Mersin ve Tire limanlarına yöneldi. Bir an önce boş konteyner işinin halledilmesi gerekiyor. Bu konteynerlerin liman dışına çıkarılması lazım.
Gemi acenteleri İzmir'e gelmediği zaman ihracatta gecikme demek. İhracatçı malını yetiştirmeye çalışıyor ama siz burada gemiyi 48 saatten fazla açıkta bekletiyorsunuz. Bu, rekabet gücünü düşürüyor.''
Senede 1 milyon konteynerin elleçlendiği limandaki işleyişin, giriş-çıkışların, boşaltma-yükleme işlerinin bir sisteme oturtulması gerektiğinin altını çizen Bingöl, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
''Eskiden gemi boyları 70-100 metreyken şimdi 200 metre uzunluğunda gemiler var. Böyle bir gemi yanaştığında bir iskeleyi kapatmış oluyor. Dolayısıyla iskelelerin düzenlenmesi gerekiyor. Özelleştirme sürecinin uzaması, hem İzmir hem de Türkiye ekonomisine darbe vuruyor. Dava Mersin'deki gibi 3 sene mi sürecek? Bu kadar süre beklemektense hükümetin burada bir şeyler yapması gerekiyor. Özelleştirme kapsamına girdiği için devlet yatırım da yapmıyor. 750 personel varken, liman şimdi 550 personelle çalışıyor. 300'den fazla personel açığı var.''
Bingöl, yeni bir limana ihtiyaç olup olmadığı konusunda ise ''Çandarlı liman projesi zaman alacak. Aslında İzmir Limanında yeterli yer var. Burada 13 kilo metrelik bir derinleşme yapılabilir, Narlıdere açıklarına kadar. Buradaki sorun özelleştirme ile çözülebilecek bir sorun. Çandarlı'ya taşındığı zaman buradaki sanayicinin maliyetleri artar. Avrupa'ya baktığınızda, bütün limanlar şehirlerin içinde'' değerlendirmesi yaptı.
-''İKİNCİ BİR LİMAN ŞART''-
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş ise limana gelen gemilerin aldığı gecikme zammını hatırlatarak, şunları söyledi:
''İstanbul'a gelen gemi 100 avroya geliyorsa bize 120 avroya geliyor. Çünkü diyor ki, 'ben İzmir Limanına gittiğim zaman benim gemim bekler, hemen boşaltamam'. Bu, iki türlü sıkıntı. Siz malınızı yükleyemiyorsunuz, ham madde ihtiyacınız var, mal geliyor, boşaltamıyorsunuz. Bütün bunlara ilaveten daha fazla navlun parası ödüyorsunuz, sıkışıklık zammı adına. Özelleştiremiyorsanız kendiniz yatırım yapın, ama yapın. Her gün İzmir Limanı'nda 10-15 tane gemi bekliyor. Bunun bedelini biz sanayiciler, ihracatçılar ödüyoruz. Yılan hikayesine döndü özelleştirme süreci. Oradan vinç getir, buradan başka çare ara.''
İzmir'in yeni bir limana ihtiyacı olduğunu dile getiren Uğurtaş, ''İzmir Limanının konumuna baktığınız zaman artık genişleme şansı kalmamış. İzmir hinterlandı daha da büyüyecek. Çok sayıda organize sanayi bölgesi var ve bunlar mutlaka gelişecek. Onlara da liman lazım. Büyüyen iş hacmine liman lazım. Mutlaka ikinci bir liman yapılması gerekiyor. Ama bazılarının dediği gibi Bostanlı'ya filan değil, şehrin dışında olması lazım. Bu açıdan Aliağa iyi bir seçenek'' şeklinde konuştu.
-ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ-
3 Mayıs 2007 tarihinde gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinde limanın 49 yıllığına işletme hakkını 1 milyar 275 milyon dolarla Global-Hutchison-EİB ortak girişim grubu kazanmıştı.
Liman-İş Sendikası ve Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Vakfının ihale kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açtığı davayı görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yürütmeyi durdurma kararı vermişti.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, limanın işletme hakkını devretmek için Danıştay'ın nihai kararını bekliyor.
DTO verilerine göre, limanda gemi trafiğinden kaynaklanan sıkışıklık zammının 2004 yılından bu yana sadece denizcilik sektörüne maliyeti 350 milyon doları aştı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...