Ahmet Hakan/Hürriyet
ŞU Ergenekon tartışmalarının bunca tatsız tuzsuzluğunu bozan tek unsur, boynunda kızıl atkısı, başında kalpağıyla Yalçın Küçük Hoca oldu...
El çırpmaları, haykırmaları, enteresan saptamaları, renkli üslubu ile neşe kaynağımız haline geldi "Hoca"...
Ekran başında doyumsuz zamanlar geçirmemizi sağladı...
Başka birinden duyduğumuzda sinirlerimizi hoplatacak, "yok artık" dedirtecek, kışkırtıcı bulunacak her türlü tez, Hoca’nın ağzında akide şekeri kıvamı kazandı...
Ancak gelin görün ki...
Neşe kaynağımızı kaybetmek üzereyiz...
Tadımız, tuzumuz iyice kaçacak...
Neden mi? Anlatayım:
* * *
Efendim, Yalçın Küçük Hoca’mız, kişisel cahiliye devrinde, yani henüz "ulusalcılık cereyanı"na kapılıp aydınlanmadan önce...
"Generallerimizi tutuklayamazsınız" diye avazı çıktığı kadar haykırmaya başlamadan önce...
Ergenekon’un Baykal’dan bile hızlı avukatlığını üstlenmeden önce...
Şeytana uyup, affedersiniz biraz "Apoculuk" yapmaya kalkışmış...
Siz benim "biraz" dediğime bakmayın...
Bayağı bir "kanka vaziyetleri" söz konusu olmuş...
"Sayın Başkan Apo" demeler...
"Sen Kürtlerin ışığısın" diye name dökmeler...
Bekaa Vadisi’nde tıpkı Doğu Perinçek gibi askeri törenle karşılanmalar...
Öcalan ile kebap yemeler...
PKK’lıları entelektüel açıdan besleme gayretleri falan...
* * *
En alakasız adamlar bile, son günlerde, "Yahu televizyonlara kırmızı atkılı, kalpaklı bir hoca çıkıyor... Acayip kafa herif... Öyle matrak konuşuyor ki, ne dediğini anlamıyorum ama seyredemeden de duramıyorum" diyerek...
Yalçın Küçük Hoca’nın hakikaten takdire şayan medyatik başarısını kutsamaya başladılar ya...
"Hop" bir "karanlık el", el altından Yalçın Küçük Hoca’nın "Apo Bey ile kanka vaziyetleri"ni gösterir her türlü fotoğraf ve dokümanı ortalığa saçıverdi...
Tabii tahmin edebileceğiniz gibi...
Ortalığa saçılan bu doküman ve fotoğraflar, "Kim ki Ergenekon’u küçümser, bizden değildir medyası" tarafından tepe tepe kullanılmaya başlandı...
Ve şimdi...
Ne yazık ki...
O "kalpak" eskisi kadar haşin olamayacak...
O "kaşkol" eskisi kadar kızıllığını öne çıkaramayacak...
Hoca, sözlerinin gücünü artırmak için, eskisi kadar yerinden zıplayıp el çırpamayacak...
Çünkü...
En müptedisinden en üstadına, her türlü "Yalçın Küçük karşıtları", televizyon stüdyosunda sıkıştıkları ya da sıkışmadıkları bir anda, mevzuyu hemen "Apo ile kanka vaziyetleri"ne getirecekler...
"Yahu Hoca, iyi söylüyorsun, hoş söylüyorsun da... Sen önce şu fotoğrafları izah et" diyerek...
Laf sokacaklar ve Hoca’nın duruşunu bozacaklar...
Duruşu bozulan Hoca da "Ben aslında Apo’yu terörden vazgeçirmeye çalışıyordum" falan diyerek...
"Kasedi ortaya çıkan eski Milli Görüşçü" tarzı kaypak mı kaypak bir savunma sporuna başvuracak...
* * *
Bütün bunlar bizim bir eğlenceden yoksun kalacağımız anlamına gelir ki...
Aman Allah muhafaza!
En iyisi buradan Yalçın Küçük’ün "Apo ile kankalık" meselesini kullanacaklara şöyle seslenelim:
Arkadaşlar! Biz Yalçın Hoca’yı çok ama çok uzun zamandan beri mazur görüyoruz... Ehliyet sahibi olmadığı için ceza kesmiyoruz... Bu nedenle bırakın da kafamızı bulmaya devam edelim.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...