Gazeteler, okurlarına olayları hikâye eden yayın organları olmalarına rağmen okurlar gazetelerin hikâyelerini çoğu zaman bilmez. Çünkü eğer özel bir ilgisi yoksa medya hikâyelerine, bu detayı es geçer.
İşte dizi halinde yayınladığımız gazete analizlerinde bir anlamda gazetelerin kısa hikâyelerini hızlandırılmış şekilde bu okurlara anımsatmak istedik.
Bu açıdan bakınca belki hakkında yazılabilecek yığınla detay varken hiçbir detaya değinmeden geçsek bile bir kayıp oluşturmayacak gazete Taraf. Çünkü; kurulduğu 2007 yılından günümüze tüm Türkiye sadece Taraf’ın hikayelerine tanıklık etmedi, Taraf’ın hikayesine de tanıklık etti. O yüzden; yazmasak da olur dememize rağmen aşağıda şöyle bir değineceğimiz Taraf’a dair her şey, genele malum olan bilgilerin tekrarı olacak.
GÖZ KAMAŞTIRAN PROJE!
Yıl 2007… Türkiye’nin tüm taşlarının yerinden oynadığı dönemin zirve noktasına yaklaşıldığı anlar. Bir gazetenin doğuşu müjdeleniyor: Taraf. Kısa sürede yanıtı ortaya çıkacak soruyla arz-ı endam ediyor gazete. Soru şu: Taraf; Neyin tarafı olacak? Ve mevzilendiği tarafta kim ayakta tutacak bu yeni gazeteyi?
İkinci sorudan başlayalım. Gazetenin görünen sahibi Alkım Yayınlarının sahibi Başar Arslan. Ne edebiyat dünyası Alkım Yayınları’nı duymuştu o güne kadar ne iş dünyası Başar Arslan’ı. İlk şüphe…
İlk sorunun, yani Taraf Gazetesi neyin tarafı olacak sorusunun yanıtını ise gazetenin zücaciye dükkanına dalan fil gibi yaptığı girişle yanıtını bulacaktı: Ana hedef askeri vesayetti ve Taraf’ın her zaman ilk gündemi askerlerle ilgili kilitli odalarda bulunan gizli dosyaları ortaya çıkarmaktı. Roman aşkına ara verip gazetecilik oynamaya başlayan Ahmet Altan, ABD’yi Türkiye’den daha iyi bilen ve ABD’ye Türkiye’den daha yakın olan Yasemin Çongar en tepe iki yöneticisi oluyordu Taraf’ın ki, bu bile başlı başına anlayan için anlam taşıyan tercih/görevlendirmeydi.
PROJE GAZETESİ TESCİLİ…
Ama durun bir dakika. Türkiye’deki yığınla gazete, onların ömrünü gazeteciliğe adamış deneyimli muhabirleri varken nasıl oluyordu da o kapalı kapılar ardındaki belgeler bir anda Taraf’a akmaya başlıyor, özellikle tek bir imzayla, Mehmet Baransu ismiyle manşetleniyordu? Sanki önce o belgeler istiflenmiş ve gazete ondan sonra çıkarılmış gibiydi. Sonrasını biliyorsunuz… Ergenekon-Balyoz süreci. Taraf yazdıkça, belge açıkladıkça askerler gözaltına alınıyor, haberlerin-manşetlerin yelpazesi genişledikçe operasyon ve gözaltı listesi genişliyor ve Türkiye epeydir görmediği bir ayıklama süreci yaşıyordu. Uzun zaman tüm Türkiye Taraf’ın belirlediği gündemle hemhal oldu, ilgili gelişmeleri konuştu, yeni Türkiye’nin kurulması için projelendirilen bir yayın organının ideoloji taşıma işlevinin nelere kadir olduğunu idrak etti.
PROJEYLE GELDİ VE BİTTİ!
Projelerin kaçınılmaz kuralı, bir zaman sınırlarının olmasıdır. İşte bu zaman kaçınılmazı, Taraf’ın ömrünün haberini veren en güçlü işaretti ve tam da olması gerektiği gibi oldu. Dizi dizi davalar sonuçlandı, askerler hapse tıkıldı, muhalifler ayıklandı, Yeni Türkiye kuruldu ve proje bitti. Projeyle birlikte taraf da bitti. Gazetecilik albenisini tek bir boyuta kilitleyen gazete o boyuttan bildiremeyince (Askerlerin kirli/gizli sırları…) üstünde bir yığın yazı olan sıradan kâğıtlara döndü.
YANIT BULAN SORU: TARAF’IN GERÇEK SAHİBİ!
Yukarıda Taraf’ın kuruluşunda sorulan iki temel sorudan bahsetmiş ve yanıtını açık bırakmıştık. O soru şuydu: “Mevzilendiği tarafta kim ayakta tutacak bu yeni gazeteyi?” Gazetenin görünen sahibi Alkım Yayınlarının sahibi Başar Arslan’dı ve ne edebiyat dünyası Alkım Yayınları’nı duymuştu o güne kadar ne iş dünyası Başar Arslan’ı. Peki böylesi bir projenin altından daha önce adı sanı duyulmayan biri nasıl kalkacaktı? İşte o soruya o günlerde verilen yanıt, asıl patronun perde arkasında başka bir güç olduğuydu ve o güç tarif edilirken yollar hep Cemaat’e ve ABD’ye çıkıyordu. Kısık sesle de olsa yalanlandı o iddialar. Ama AKP-Cemaat savaşı başlayıp Taraf bir anda AKP karşıtı pozisyon alınca artık o soru sorulmadı bile. Yanıt verilmişti çünkü. Zaten sonraki tüm yayınları da Taraf’ı Cemaat safına sıkı sıkıya yerleştirdi. Cemaate yönelik operasyonlarda proje uygulayıcı Taraf yazarları ya ABD’ye kaçacak, ya hapse atılacak ve o soru bir daha sorulmamak üzere rafa kaldırılacaktı.
TARAF’TAN GERİYE KALAN…
Taraf’ın kısa hikâyesi adrenalin dolu bir hikâyedir aslında. Önce Türkiye’deki taşları yerinden oynattılar. Sonra zaman geçip hikaye değişince kendi aralarında bölündüler. Gemiyi ilk Ahmet Altan terk etti. Sonra Çongar. Sonra kısa bir Oral çalışlar dönemi, ara darbesi yaşandı gazetede. Sözde darbelerle mücadele için kurulmuş gazetenin darbe yemesi, sonra karşı darbeyle Çalışlar’ı devirmesi olsa olsa ironikti. Ve Taraf’la var olmuş, isimlerini Taraf’la duyurmuş yeni yetme yazarlar grup halinde “yeni taraflarını” seçip gazeteden ayrıldılar ve ironik bir şekilde “Türkiye”ye mevzilendiler/mevzilendirildiler.
Sonra? Sonrası yok işte…
Tiraj raporlarına bakıyoruz, 50 binlerde dolaşan bir gazete olarak fiziki varlığını hala sürdürüyor Taraf. Ama artık ne bir Taraf haberi dönüyor piyasada, ne de bir Taraf yazarı yazısı. Belki birilerinin projenin bittiğini ve dolayısıyla projeyle birlikte Taraf’ın da bir öneminin kalmadığını ilgili kişilere anımsatması lazım.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |