Yılmaz Özdil… Pazarlamacılara göre Hürriyet’in büyük yazarı. Her satırı paragraf ağırlığında. Öyle deniyor. O da öyle sanıyor olmalı ki her satırda “enter” tuşuna basıyor, uzatmıyor.
Doğru, belki dedikleri gibi Özdil büyük yazardır. O kadar büyük ki mesela halkın büyük bölümünü aşağılamakta beis görmez. Hakaret ederken eli bile titremez. Geçmişte bunun örneğini “bidon kafalılar” benzetmesiyle görmüştük.
Ama Özdil bugün hakaret etmede kendini aştı, adeta level atladı.
Mesela Erbakan’ın cenazesine katılanlara uygun gördüğü sıfatlara bakın: “Binbir dolap çeviren, insanlan senden-benden diye ayıran politikacıları, tarih kültür cahillerini, bilim-sanat düşmanlarını, cukkacıları, peşkeşçileri, bi yandan höt-zöt yapıp, beri, yandan saf tutan askerleri, toplumunu din-iman'la dolandıran bezirğanları, yüz kere ders almayıp bezirganlara kananları, ikiyüzlülüğü, yalaka gazetecileri…”
Evet… Tüm Türkiye Erbakan’ın cenaze törenindeki kalabalığıa bakınca merhuma son görevini yapan halkı görürken büyük yazar Özdil’in gördükleri bunlardı.
Biz ne “şeytan bakanın gözündedir” diyeceğiz, ne “alemi nasıl bilirsin, kalbin gibi” sözünü anımsatacağız.
Bizim bildiğimiz şu: Hakaret söyleyecek sözü bitenlerin son sığınağıdır. Ama o sığınak, sığınanın bittiğinin resmidir de aynı zamanda.
Eğer Özdil de dönüp dolaşıp hakarete sığındıysa, ki görüldüğü kadarıyla öyle, KAYBETTİ demektir. Tam da bu yüzden.