E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Yunanistan Krizi Ders Olmalı Komşuda Pişip Bize de Düşmesin

Herkül Millas, Yunanistan'ı bitirme noktasına getiren ve AB'nin şamar oğlanına döndüren krizden Türkiye'nin çıkarması gereken dersleri yazdı...

16.02.2010 - 13:03
Yunanistan Krizi Ders Olmalı

Herkül Millas, Yunanistan'ı bitirme noktasına getiren ve AB'nin şamar oğlanına dönen krizden Türkiye'nin çıkarması gereken dersleri yazdı...

Atina'nın karşılaştığı ekonomik sıkıntıların benzerini Portekiz, İspanya, İrlanda gibi başka ülkeler de yaşıyor, ancak AB'den en sert uyarılar Yunanistan'a yöneltiliyor.


Bunun iki nedeni var. Birincisi, Yunanistan'ın önlem almadaki isteksizliği, kararsızlığı ve gecikmesi. Yeni hükümet, üç ay gibi hayati önemi olan bir sürede tedbirleri ancak "ilke" olarak belirledi (devlet "küçültmek", harcamaları sınırlamak, vergileri artırmak gibi) ama somut adımlar atmadı. Bu tutum, ekonomik dünyanın güvenini sarstı. Gerekli önlemler alındığında ise bu kararların pratikte uygulanıp uygulanamayacakları, semere verip vermeyecekleri konusunda da ek bir güvensizlik var.

Siyasilerin kararsızlığının farklı nedenleri var. En başta, tabii, oy kaybı kaygısı. Hiç de hoş olmayacak olan kemer sıkma politikasının faturasının, en azından bir kısmının, iktidardaki partiye çıkacağı öngörülebilir. İktidar partisi, son on yıllarda ucuz paranın ferahlığını yaşamış ve bu tür yaşama alışmış seçmenini kaybetmek istememekte; krizden en az zararla çıkmak istemektedir. Eski yöntemlerden medet ummaktadır: dış borç almak, borcu gelecek kuşaklara ve iktidarlara aktarmak gibi. Ancak güvensizlik ortamında borç verecek iyimseri bulmak da zorlaşmıştır.

ab felsefesine uyum gösteremedi

Kararsızlığın başka bir nedeni toplumsal dirençten korkuluyor olması. Yunan halkı, mali isteklerde bulunma, bu yönde baskı yapma ve sonunda "bir şeyler" elde etme yöntemine şartlanmıştır. Yılların uygulaması bu yöndedir. Memur ve emekli maaşlarının ödenmesi için yüksek faizle dış borç alındığı günümüzde, tarımda çalışanlar yolları kapatıp ülkeyi ulaşılmaz bölgelere ayırmakta (yeni hükümetten "ulufe" istemekte); memur statüsünde olanlar da (en başta vergi tahsildarları) kemer sıkmamak için grev silahını kullanmakta. Bu iki güçlü kesimin direnci bir ironi içermekte; aslında güçsüz olmaları gerekirdi. Çünkü AB politikalarına göre küçültülmesi gereken kesimler devletin kendisi ve tarım sektörüydü. Oysa Yunan hükümetleri oy avcılığı ve popülizm kapsamında tam tersi bir politika uyguladı.

Son on yıllarda sürekli "devleti küçültmek gerek" denmesine karşın, devlet memuru sayısı kat kat arttı. Kimi zaman seçmenleri memnun etmek için (kliantel ilişkisi), kimi zaman işsizliğe çare söylemiyle (ve "iyi niyetle") memur kadrosu şişirildi. Bu uygulama, devlete büyük bir yük getirdi ve yük kaçınılmaz olarak piyasaya aktarıldı, vergilendirmeleri ve borçlanmayı körükledi; bu kez de verimli çalışan özel sektör sıkıntıya girdi, verimlilik ve ülkenin rekabet gücü düştü. AB programı doğrultusunda özelleştirmeler de "devletçi" bir anlayışla yürütüldü. İşten çıkarılanlar ya çok büyük, hatta skandal düzeyinde tazminatlar aldı ya da yeniden devlet memurluğuna alındı. Yani özelleştirme, devletin (ve vergilendirilenin) yükünü hafifletip piyasaya destek vereceğine, devleti borçlandırıp piyasayı sıkıştırdı. Sonuçta yatırımlar sekteye uğradı, işsizliğin çaresi de yeniden devlet memuriyetinde arandı. Hantal, şişkin bir devlet ve girişkenliği zayıflamış bir toplum oluştu. Tam bir kısır döngü. Kriz, görünen bir kaza gibi geldi.

AB politikasına göre tarım sektörü de sınırlanacak ve bu alanda çalışanlar başka sektörlere aktarılacaktı. Bu amaca yönelik çalışmalar, teşvikler ve eğitim programları uygulanmadı, AB'nin ucuz parası ilgililere tüketimde kullanılmak üzere paylaştırıldı. Yani AB kaynakları yanlış kullanıldı, gerekli yapısal değişiklikler yapılmadı, yarın göz önüne alınmadan tüketim arttı ve bir fırsat heba edildi. Son büyük sıkıntı bankacılıkta: AB'den düşük faizli borç alma dönemi bitti. Kısaca Yunanistan AB felsefesine uyum gösteremedi. Hatta kimi ekonomik çevrelerde, kriz nedenlerinin bazı siyasilerce hâlâ tam olarak anlaşılıp anlaşılmadığı konusunda bile kuşkular var.

yalanların boyutu tam belli değil

Ama AB'nin rahatsızlığını doğuran ve güvensizliği besleyen ikinci bir neden daha var. Yunan istatistiklerinin yanıltıcı olduğu son yıllarda konuşuluyordu. Ama son aylarda ortaya çıkan sapmalar olayı "yalanlar" alanına getirdi. Avrupa çevrelerinde fıkra babında "Greek statistics" terimi kullanılmakta. AB bu yalandan rahatsız olmuş ama daha da önemlisi yalanın boyutu hâlâ tam olarak belli olmamıştır. Gerçek rakamların belli olmadığı alanda ne yatırımcı ne de borç verecek kesim güvenli değildir. Güven krizi ile ekonomik kriz aslında iç içedir. (Bu konuda şunu eklemek gerekmektedir: yalan yalnız dışa dönük değildi, toplum kendi kendini de aldatmıştır, gerçeği görmek, mekanizmaları anlamak istememiştir. Yalandan "kârlı" çıktığını sezmiş ve yalana ortak olmuştur.)

Yunanistan'da, resmen ve pek yaygın olarak söylenmese de, bir mucizeye inanmak istenmektedir: Bir güç gelecek –yani AB– ve sorunları büyülü bir biçimde çözecek. Eski Yunan trajedilerinde "deus ex machina" (yani makineden bir tanrı) son anda umulmadık biçimde çıkar sorunları halledermiş. Ancak artık modern dönemde yaşıyoruz ve "moral hazard" diye bilinen bir anlayış "deus"dan güçlü görünmekte: Yanlış politikalar yüzünden sıkıntıda olana yardım etmek, uzun sürede, yanlış politikalara prim vermek demektir; hatta doğru politika izleyene haksızlık da etmektir; ve bir kurtarıcıya güvenen sürekli gereksiz riskler alır. AB "kurtarıcı" bir politika izlemeye kalkışırsa, piyasalara güven değil güvensizlik sinyali verebilir: Yunanistan'ı başka ülkeler de izlemek isteyebilir; yani popülist politikaların bedelini AB ülkelerine yaymak isteyecek politikacılara yeşil ışık yakılıyor mesajı Avro'ya baskılar getirebilir. Çıkar üç aşamalıdır: Kişisel, milli ve AB düzeyinde, yani genel. Yunan ekonomik krizine dıştan mali destek, kaş yapayım derken göz (AB'nin gözünü) çıkarabilir. AB'nin 'Yunanistan sorunlarını kendisi çözmelidir' mesajını sürekli olarak vermesi ve yalnız "bunu yapabilecek yetenektedir" (psikolojik) mesajıyla yetinmesi bundan dolayıdır.

Yunanistan'daki ekonomik kriz halkın yaşamını tabii ki olumsuz biçimde etkileyecek. Ama bu, halkın günlük yaşamı yoksul halklar düzeyine inecektir demek değildir, göreceli ve sınırlı bir sıkıntı olacaktır. Mali kriz şöyle ya da böyle, kısa ya da orta vadede aşılacaktır. Asıl sorun bu toplumun yapısal değişiklikleri yapıp AB'ye ayak uydurmasıdır. Bunun sağlanması toplum olarak anlayışların değişmesiyle sağlanacaktır veya sağlanamayacaktır. İşin asıl zor yanı budur. Yunanistan krizinin seyri bu ülkelerede dersler içeriyor. Ekonomik tutarsızlıkların sonuçlarıyla ilgili bu macerayı izlemek yararlı olacaktır. Dersler zaten her zaman yararlı olur. Ama geç öğrenmenin bedeli maalesef bazen yüksek oluyor.

YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
öğrenci 13 Şubat 2010 Cumartesi 14:34

Bence çok laf söylemiş ama hepsi boş. böyle söylüyorlar sonrada icraata gelince hiç bir şey yapamıyorlar. Bırakın iktidarla uğraşmayı adamlar işlerini yapsınlar. İpini koparan iktidarla uğraşıyor!!!!

Yorumu oyla      18      10  
vatandaş 13 Şubat 2010 Cumartesi 13:06

sayın kurtulmuş ilk çıkışlarınız iyiydi.zaman alayhinize işliyor.bir daha % 5 de olmaz haberiniz olsun..

Yorumu oyla      18      10  
MİLLET DEMOKRAT PARTİLİ C.BAŞKANI 13 Şubat 2010 Cumartesi 00:28

sececek..ne akp.li ne chp.li inadına dp kıratçı olacak..TÜRK MİLLİYETÇİ ATATÜRKÇÜ CUM.EHİL.TEMİZ olacak adayımız..necmettin dönmez

Yorumu oyla      18      10  
Türk Şuuru 12 Şubat 2010 Cuma 23:45

Hangi Devlet yönetimi Hukuk sitemi ile Cumhurbaşkanını halka seçtireceksiniz? Çok hoşunuza gitti değil mi? Dindar Cumhurbaşkanı diyerek lüx içinde yaşayıp, gizli antlaşmalarla gizli gündemlerle ortalığı karıştırmak. Önce AB'yi halka sorun sonra ne iş yaptığını sorsan beş madde sayamayacaklara Cumhurbaşkanı kim olsun dersiniz. Neyle sübvanse edeceksiniz* Ne sözler alıp seçen ne baskılar uygulayacak. Herkes Ahmet Necdet sezer olsa neyse!!!

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
ABD'DEN AYNI NAKARAT:
Clinton, El Cezire’de katıldığı “townterview”de Arapların “Füze kalkanı ...
Ray Gosling'den Şok İtiraf:
BBC'nin en tecrübeli spikerlerinden Ray Gosling, sevgilisini boğarak öldürdüğünü itiraf etti...
Batı Medyasının İran İddiası
Bu iddiayı Batı medyası ortaya attı: Türkiye İran konusunda tercihe zorlanacak
 
KADDAFİ YİNE SAHNEDE:
İsviçre'nin, aralarında Kaddafi'nin de bulunduğu 188 Libyalı için ülkeye ...
Roma Büyükelçisine ŞOK!
Roma Büyükelçiliği'ndeki kadın görevlileri taciz ettiği iddia edilen Büyükelçi ...
ABD'den Kavga Açıklaması:
ABD ile Türkiye arasında Katar'da yaşanan diplomatik krize son noktayı ...
 
Çin, İran Krizinin de Ortasında
Çincede kendini "Cong guo (Orta ülke, Çin)" diye adlandıran ve kendi haritasında ...
ABD Büyükelçisinden Diplomatik Skandala 'Tevil Yollu İkrar'
ABD'nin Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey, Katar'da yaşanan diplomatik skandalı kabul etti ama...
Türk Heyeti, Barzani ile Görüştü
Türk Dışişleri Bakanlığı'nın, Irak'ın kuzeyinde bulunan Erbil kentinde ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
ÖSYM
Haber
Gökhan Töre
Joachim Löw
Almazbek Atambayev
Ankara
haşim kılıç
Barack Obama
Tolga Zengin