BİRSEN ATEŞ / TURKTIME ÖZEL HABER
Yeni Radikal’in en iddialı hedeflerinden biri köşe yazarları ile ilgili yeniliğiydi. Eyüp Can sokak yazarı diye bir kavram ortaya attı ve masa başında köşe yazanları artık istemediğini defalarca ifade etti. Ve bu doğrultuda Radikal’in birçok yazarı ile yollar ayrıldı. Can yazarlarından hayatın içinden, polemikten uzak, haber unsurlarını taşıyan yazılar istiyordu. Ancak yeni dönemde sahaya çıkan yazarlar olduğu gibi masa başından ahkam kesen ve birbiri ile polemiğe giren yazarlar dikkat çekti.
Akif Beki ile Binnaz Toprak arasındaki polemiği Cüneyt Özdemir’in Murat Yetkin’e verdiği “A.B.İ.” ayarı izledi.
Ancak bunlar daha öncü sarsıntı. Çünkü geçmişte birbiri ile çok sert kavgaya tutuşan ve adeta düşman olan iki yazar var yeni Radikal bünyesinde: Cüneyt Özdemir ve Yıldırım Türker.
ODATV TÜRKER’E YALVARDI, TÜRKER ÖZDEMİR’E ÇAKTI!
Yıldırım Türker’in Radikal 2’de yazdığı bir yazı sonrası ODATV Yıldırım Türker ile ilgili bir yazı kaleme almış ve “Yıllardır Güneydoğu'daki çatışmalar hakkında aynı sözcükler etrafında dönen makaleler yazıyorsunuz. “Savaş tacirleri”, “militarist hamaset” en sevdiğiniz sözcükler… Yıllardır Güneydoğu'da oluk oluk kan akıyor. Ve siz yıllardır yukarıdaki aynı sözcükleri tekrarlayıp duruyorsunuz. Tarafsınız, biliyoruz. Barıştan, kardeşlikten yana olduğunuzu düşünüyoruz. Ama o diliniz var ya o diliniz, çok sert. Acımasız.“Bir tarafı” hiç mi hiç anlamaya çalışmıyorsunuz. Nedir bu hırçınlık? Neden bu kadar sert olduğunuzu tartışmak istemiyoruz. Vardır mutlaka psikolojik nedenleri. Ama ne olur bir kere, yalnızca bir kere “karşı tarafı” da anlamaya çalışın. Acılarını hissedin. Anlayın, anlayış gösterin. Bırakın artık bu kolaycılığı. Asıl siz yapıyorsunuz bu hamaset edebiyatını. Ve siz bu sözcüklerle meselenin üzerine gitmeye devam ettikçe yarayı “tedavi” etmiyor aksine kronikleştiriyorsunuz” Barıştan kardeşlikten yana insanların yok edilmesine neden olacaksınız. Size yalvarıyoruz, ne olur ateşe körükle gitmeyin.” demişti.
YILDIRIM TÜRKER KÜPLERE BİNDİ
Bunun üzerine Yıldırım Türker hem ODATV’ye hem de Cüneyt Özdemir’e çok sert yanıt vermiş, Özdemir’i Ergenekonculukla suçlamıştı. Bakın nasıl anlatıyor Özdemir Türker’in tavrını: “…Geçtiğimiz aylarda benim artık herhangi bir dahlimin kalmadığı odatv'de Yıldırım Türker ile ilgili 'Yalvarıyorum' ile biten bir eleştiri yazısı yayınlandı. Herkesi her hafta hakarete varan bir üslupta eleştirmekte sakınca görmeyen bu cesur yürek(!), bu eleştiriyi bile kaldıramadı. Eleştiri yazısını ablalarına yalan yanlış abartarak aktarıp yayından kaldırtmak için aynı ablalarını araya sokmakta bir an tereddüt etmedi. Bununla da kalmadı magazinci ama redci tosunları çıkarttığı dergilerde Yıldırım abilerini yerlere göklere koyamayıp fotoğraflarımızı basıp aynı yalanı devam ettirip bizi alenen ölümle tehdit ederken de hiçbir rahatsızlık duymadı bu aydın kafa!”
CÜNEYT ÖZDEMİR’DEN YILDIRIM TÜRKER’E ZEHİR ZEMBEREK SUÇLAMALAR
Ve Cüneyt Özdemir Yıldırım Türker’e zehir zemberek bir yanıt vermişti.
Özdemir’e göre Türker; *“Hiçbir şey üretmeyen, üreten insanlara karşı her türlü sözü söylemekte sakınca görmeyen, had bildiren, ayar veren, kimi köşeyazarı , kimi haftayazarı garip bir neslin ağababası”ydı. *“Kalemlerinden kan damlayan ama risk almaktan sakınan tatlısu muhalifi”ydi. * “Büyük kelimelerin arkasına saklanır ama risk almaz”dı.
*“Gazetede yazar gazetecilik yapmaz”dı. * “Yoz kültürü besleyen diziler üzerine yazılar döktürüp sonra sahte isimle o dizilerin jeneriğine girer”di. * “Bu olsa olsa ikiyüzlülüğün zırhı”ydı. * “Korkak”tı. * “Sürüyü eleştirir gibi gözükse de sürünün dışına çıkmaz, daha çok sürünün kenarında köşesinde kalıp şu şöyle olmalı, bu böyle olmalı diyen kahvedeki çok bilmiş emekli memurlara benzer”di. * “Entellektüel kabilelerinin feodal ağası”ydı. Onun için “söyledikleri söz üzerine söz söylenmez, koşulsuz bir bağlılık ve itaat vardı entellektüel köylerinde.” * “Elini taşın altına sokmaz ama elinden sopasını da eksik etmez”di. Kimden alındığı kuşkulu bir enteleküel vahiy ile taçlandırılmış”tı. * “Gücünü bağımsızlıktan alırmış gibi gözükmesine rağmen bağımlı”ydı.
Cüneyt Özdemir Yıldırım Türker’i böyle tanımlıyor ve finalde; “Eleşetirir ama eleştirilmeye tahammülü yoktur bu kafanın. Asıl tehlike entelektüel hayatımıza yapışan kenelere kimi köşe yazarı, kimi aydın kılığındaki 'entel' çetesine karşı ne yapacağımız. Sayıları hergeçen gün artan bu adamların hiçbir şey üretmeden kıçlarının üzerinde oturup sağa sola sataşmalarından, iftiralarından, kinlerinden nasıl kurtulacağız. Başkalarına akıl dağıtan bu cömert insanları nasıl durduracağız. Aynasız bir cemaate ayna tutmak, kendini politik doğruculuğun peygamberi ilan eden kibirli bir adama sen ne yazık ki bu değilsin demek buna inandırmak zor... Zira Yıldırım Türker politik doğruculuğun Adnan hocasıdır. Anlat o koroya bu durumu anlatabilirsen...”
ŞİMDİ NE OLACAK?
Evet… Şimdi Cüneyt Özdemir “kene, Adnan Hoca, kibirli, tahammülsüz, feodal ağa, çeteci, ikiyüzlü, tatlı su muhalifi, kıçının üstüne oturup yazı yazan biri” olarak tanımladığı Yıldırım Türker’le aynı gazetede.
Yazarların birbirini sevmesi gerekmiyor. Aynı gazetede sert tartışmaları/kavgaları da biliyoruz. Ama Radikal’de durum biraz farklı. Çünkü Eyüp Can yazarlara haftada en az iki kez gazeteye gelme şartı koydu. Yani yazarlar bir şekilde birbirini görmek, aynı masa etrafında yazı işleri toplantısında bulunmak zorunda.
Şimdi soru şu: Özdemir ve Türker gazetede karşılaşırsa ne yapacaklar? Yoksa gazeteye gelme günleri ‘ayarlanacak’ mı? Alıştırma hesabına ilk elde Murat Yetkin’e ufaktan çakan Özdemir Türker’e de çakacak mı? Polemik sevmeyen Eyüp Can ne yapacak? Yoksa diyalog kültüründen gelen cemaat geçmişi sayesinde radikal dostluk için aracılık mı yapacak? Bekleyip göreceğiz.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...