Biliriz ki gazeteciler zaman zaman salt gazetecilik refleksiyle değil siyasi bir misyoner gibi hareket ederler. Özellikle kritik dönemler bu tip gazeteciler için turnusol kâğıdı gibidir.
Mesela Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş... Baykal sonrası CHP üzerine yapılan hesaplarda ilginç bir mevzi tuttu. Mustafa Sarıgül, Hikmet Çetin, Bülent Tanla, Faruk Loğoğlu gibi dört “siyasi kaybeden”i ısrarla pazarlamaya çalıştı. Ki bu dörtlü Kılıçdaroğlu çıkıncaya kadar burunlarından kıl aldırmıyordu. “Düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısı” diye yaptığı usulsüz işler kitap haline getirilmiş Mustafa Sarıgül’ü önemli bir siyasi figür, bir anlamda kurtarıcı kan gibi göstermeye çalışması, Aydıntaşbaş hakkında soru işaretlerine neden oldu. Üstelik artık Hikmet Çetin’in hikmetinden sual olunması gerekirken hala ve yine abi pozlarıyla yapıya monte edilmeye çalışılması bir stratejinin açık parçası olarak çok açık bir şekilde sırıttı. Ve o sırıtışın arkasına silueti düşen Aslı Aytıntaşbaş KAYBETTİ.