E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Bir 'Mucize' Gibi Yetişiyor 

Leman Sam'ın 13 yıl aradan sonra yayınladığı yeni albümü "Nereye Kadar" 2012'nin bugünlerine ve sonrasına, tam o "denize sıfır" noktaya, bir "mucize" gibi yetişiyor.

10.03.2012 - 12:41
Bir  Mucize  Gibi Yetişiyor


Her şeyin tıkandığı bir nokta vardır hayatta. Kalbinizin düğüm düğüm olduğu, nefes alırken ciğerlerinizin sıkıştığı, içinizin ormanlarının bir damla suya deli hasretle yandığı, bağlarınızın bahçelerinizin yüzünü ölüme döndüğü; o karanın karası bulutların altında ha ağladı ha ağlayacak bir çaresizlikte beklediğiniz...

En eskisinden başlayarak bütün ağrıların, sancıların yeniden nüksettiği; kuruduğunu sandığınız bütün yaralarınızın açılmakla kalmayıp yeniden balon gibi iltihap yaptığı bir an vardır... Her şeyin ne kadar da pamuk ipliğine bağlı olduğunu o zaman anlarsınız. Küçük bir hamleye, minik bir adıma, basit bir söze kalmıştır kaderiniz. O "denize sıfır" anda ya büyük bir yangın başlar, ya da bir mucize olur.

Leman Sam'ın 13 yıl aradan sonra yayınladığı yeni albümü "Nereye Kadar" 2012'nin bugünlerine ve sonrasına, tam da o "denize sıfır" noktaya, bir "mucize" gibi yetişiyor. İçinizin her parçasını güneşle yıkıyor, deli sağanak yağmuruyla bütün acıların üzerine aşkın bereketini, bolluğunu getiriyor. Leman Sam, bütün kırılmış, yanmış, kurumuş dallarınızı sesinin şefkatiyle tek tek temizleyip, kalbinize yeniden umut ekiyor. Omuzunuza dokunup "Her şey geçti, ben buradayım artık" diyor. "Bir daha hiç bir yere gitmeyeceğim."



ONUN ŞEFKATLİ BİR GÜLÜMSEYİŞİ YETER
Sadece iyi bir şarkıcı olmak, cebinde iyi şarkılar biriktirmiş olmak ya da sıradan bir şarkıyı iyi yorumlamak yetmez bazen. Yine iyi gelirsiniz de yetmezsiniz. Bir kibrit alevine benzersiniz. Çakıldığında ışık ve umut veren ama kısa bir süre sonra sönüveren. Ama bazı müzisyenler vardır ki onlar bütün karanlık odalarınızı aydınlatırlar. Bir bakışıyla, bir nefesiyle, bir dokunuşuyla bütün iklimi değiştirebilirler. Leman Sam, işte öyle müzisyenlerdendir. Bir nefes alışında kalbinin bütün gücüyle sarabilir sizi. Bütün şefkatiyle, şiddetiyle, sevdi mi ırmaklar gibi taşarak, sormadan, sorgulamadan sever, hesapsızca kabul eder, yanınızda durur, sizi korur, kollar. Sığınırsınız ona. Devam etme gücünüz olur. Şefkatli bir gülümseyişi bütün kara bulutları dağıtabilir.

Kalbinizi hiç çekinmeden avuçlarına bırakabilirsiniz. Yol arkadaşınızdır, oturur sizinle sabahlara kadar hatıralarınızın nöbetini tutabilir. Hiç gocunmadan, gönül koymadan, zamanı geldiğinde de uçuverir kendi göğüne. En önemlisi de kimseye kendini yüklemeden anlatır derdini. Bir kuş gibi hafiftir, sizi de hafifletir. Kalbinizi sağaltır. Aslında o kendini anlatmaktan ziyade, sizi dinlemek için anlatır gibidir. Size söyletmek, derdinizi döktürmek için söyler. Dökülsün ki o dert, anlatılsın ki o acı, hafiflesin, azalsın. Gerekirse kopsun o kabuk, kanasın o yara yeniden, ama kanasın, bitene kadar kanasın ve bu sefer gerçekten kurusun.

Bir mucizesi daha vardır Leman Sam'ın. Yüreği ağzında yaşayanlardandır. Bütün kalbini ve duygularını sesinde hissedersiniz. Sesinden geçer bütün yaşadıkları, yılları. O ne kadar size hissettirmemeye çalışsa da; yorgunluklarını, kırgınlıklarını, kaçamadıklarını, sustuklarını, içine attıklarını, "canını jiet gibi kesenleri" sesi ele verir. Ama müthiş bir nezaket ve incelikle, usul usul, kimsenin canını yakmamaya müthiş özen göstererek yine de...

Sezen Aksu'nun bir şarkısında söylediği gibi "acı çekmenin en kibarını bilir/ (adeta) Mum gibi içine içine erir" Mesela onun nezaketini 13 yıl sonra bu albümde söylediği "Metris" türküsünü dinlerken anlayabilirsiniz. O şarkı, "canını jilet gibi kesen şeyleri" nasıl da o jiletleri kendisi yutup, kan revan içinde kalarak, size en fazla o acıyı bir kağıt kesiği gibi yansıttığının resmidir. En büyük sihri de mucizesi de buradan gelmektedir.

HAYATIN ÖZETİ GİBİ ŞARKILAR
Üstelik 13 yıl sonra gelen o albümde öyle bir şarkıyla da selamlıyor ki dinleyicilerini o Leman Sam, sanki bütün hayatın özeti gibi. Turgut Uyar'ın "Mavi Tango" şiirinden Erol Mutlu'nun müziklendirdiği bu eşsiz eser, öyle çok şeyi birden anlatıyor, yüzümüze vuruyor ki, hem yaptıklarınızdan utanıyor, hem de bir yerlerde hala umut olduğuna inanıp, yalnız olmadığınıza şükrediyorsunuz. "Ay durur menziliyle/ Herkese ak yüzüyle" sözleriyle açılan şiir "Sen aysan açık davran/ Ya ondan ya bizimle" mısralarıyla tokat gibi sürüp gidiyor. Ateş düşen çarşılara, ateşli silahlara hüzünlü selamını bırakırken, yine de insanoğlunun her şeyi böyle öğreneceğini, ne yazık ki başka bir yolu olmadığını hatırlatıyor "Su da önemli ama ateştir benim ustam" diyerek.



Hele bir de sözlerini Şevval Sam'ın yazdığı, bağlama ve tambur ustası Engin Arslan'ın müziklendirdiği "Sonsuz" var ki, "Mavi Tango" ile birlikte sadece duygu tarihine değil müzik tarihimize de daha önce "çizilmemiş" yeni bir resim çiziyor. Cemal Şan'ın "Sonsuz" filmi için yazılan bu şarkıda Leman Sam, dinleyicilerini uçsuz bucaksız denizlere götürüyor. Sanki bir süreliğine alıştığımız, yaşadığımız her şeyi ayaklarımızın altından çekiveriyor ve bizi iç sesimizle bir başımıza bırakıyor. Merak etmeyin, bir yere gitmiyor, yine bizi en yakınımızdan izliyor. Sadece yüzmeyi öğretirken omuzlarımıza destek olsun diye koyduğu kollarını bir süreliğine çekiyor. Peşine de "Nereye Kadar"ı ekleyerek "Hadi bakalım" diyor "Şimdi hep birlikte kendimize soralım: Bu yollar nereye gidiyor, bu yalnızlık acısı bir gün geçer mi, daha ne kadar içeceğiz acı suyunu?"

Sözlerini kendisinin yazdığı; yıllardır yol arkadaşı,dostu Vedat Sakman'ın bestelediği "Şarkıcı"da ise bu kez kendi masalını anlatıyor. Belki yorgun ama güçsüz değil, belki bazı şeylere kırgın ama umutsuz değil... Bir gün ışıkların söneceğini bilmenin hüznüyle ama her yeni güne yeniden umutla başlamanın gücüyle dile geliyor bu masal.

Albüm, Mehmet Teoman ve Vedat Sakman'dan şiir gibi bir şarkıyla sürüyor: "Senden sonra ne değişecekti ki, ne sanıyordun/ Boşver her şey yolunda” Öyle bir “boşver” ki bu, belli ki çok gönül konulmuş zamanında. Beklenmiş o sevgili, her gece, her şarap öncesinde, sonrasında. Zamanla alışılmış işte herşeye, nasılsa... İşte ne kadar iyi olabilirse, o kadar iyi şimdi herkes.

Bir öğle üzeri öylece denize bakarken, kalbimizin bütün kuşlarını uzaklara uçuran "Aşiyan" şarkısı da bir yaz günü aniden esiveren rüzgar gibi içimizi ürpertiyor. Peşine bütün umutların dağıldığı, o derin sessizliğin ve umutsuzluğun ansızın çöküverdiği "Bir Rüya Gibi" var. Buluttan nem kaptığımız ve kendimizi çok yalnız hissettiklerimiz... Kaybettiklerimiz, geride kalanlar, gidemediklerimiz, içimize attıklarımız, kalpte bir türlü söndüremediklerimiz.. Ve hayat, ve gözyaşları ve "bir rüya gibi" geçip giden o zaman...

Ama her şeye rağmen de son sözü Karacaoğlan'dan, yorgun bir güçle de olsa şöyle söylüyor Leman Sam: "Ölüm ardıma düşüp de yorulma/ Var git ölüm bir zaman da yine gel/ Çıkıp bozkırlara ulaşamadım/ Yalan dünya sana çıkışamadım/ Eşimle dostumla buluşamadım/ Var git ölüm, bir zaman da yine gel..." Yani heves her şeye rağmen, umut belki az ama yaşamak yine ve inadına, ve hep dörtnala...! Çünkü kış varsa, bahar da var, karanlık varsa, ışık da bir yerde var. Belki az kaldı varmaya, belki daha çok var...

Not: Aslında şarkılarla ilgili fazla bile konuştum. Bu şarkılarla aranıza hiç bir şey girsin istemiyorum. Siz şimdi bu albümü kulağınıza en yakın yere koyun ve gözlerinizi kapatın. Neden böyle yaptığımı o zaman daha iyi anlayacaksınız. Kendisinden dileğim de şudur: Bir daha böyle yalnız bırakmasın bizi, yıllar onsuz geçmesin, o bize "zaman dönmeden geriye, dilendiğimiz, sığındığımız, unuttuğumuz şarkımızı söylemeye" "lütfen" ve "ne olur" devam etsin.

ntvmsnbc

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Fehmi Koru'dan Turktime'a Müthiş Açıklamalar

(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) - İşte gündelik hayatından ...

Halil Sezai Arkadaşının Aşkını Araklamış!
Mehmet Turgut'u tanıyoruz. Ama Halil Sezai kim, Gonca Vuslateri ne dersek ...
Magnum 60. yılını sergi ile kutlayacak
Dünyanın en büyük fotoğraf ajanslarından Magnum’un 60’ıncı kuruluş yıl ...
 
Cannes, Moonrise Kingdom ile Açılacak
Ünlü oyuncular Bruce Willis ile Edward Norton'ın başrollerini paylaştığı ...
'Tepenin Ardı' Tribeca'da
Emin Alper'in Berlin'den ödülle dönen filmi 'Tepenin Ardı', Kuzey Amerika ...
Sadece 'The Big Bang Theory' Hayranlarına!
The Hall Urban Style konsept partiler serisine, CNBC-E medya sponsorluğunda ...
 
Zamanın ve Aşkın Uğultusu
Son yılların en dikkat çekici yazarlarından Behçet Çelik’in yeni romanı ...
Turuncu Çocuk!
İngiltere'de yaşayan 3 yaşındaki Leo Barnett havuç yiyince ten rengi turuncuya dönüyor
Ünlü Oyuncu Beşiktaş Başkanlığı'na Aday!
"Mor Menekşeler" dizisinin usta oyuncusu Zafer Algöz, Beşiktaş başkanlığına aday oldu.
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Vedat İnceefe
poyraz karayel
pkk
savcı
zatürre
istanbul 10
dava
Lionel Messi
Soru