Abdurrahman Yıldırım'ın köşe yazısı
Geçen hafta açıklanan büyüme rakamları Avrupa ve Japonya'nın durgunluğa ABD'den önce girebileceği ihtimalini güçlendirdi. İkinci çeyrek ilk tahmini verilerine göre ABD yüzde 0.5 büyürken, AB bölgesi yüzde 0.2, Japonya yüzde 0.6 küçülmüş. Dünyanın en büyük üç ekonomisinde ya büyüme yok ya da küçülme başlamış.
Dünya büyümesi hız keseceğine hatta durgunluğa gireceğine göre, bu, talebi de geriletici etki yapması da normal.
- Emtialarda hızlı düşüş- Nitekim temmuz ayı ortasından itibaren petrol ve altın olmak üzere emtia fiyatlarında hızlı düşüşler yaşanıyor.
- Petrol fiyatı 147 dolardan 111 dolara düştü ve yüzde 24 azaldı.
- Altın fiyatı son ayda 986 dolardan 777 dolara indi ve yüzde 21 geriledi.
- Diğer emtiaların çoğunda fiyat gerilemesi yüzde 20'nin üzerine çıktı.
Sonunda emtia piyasaları dünya ekonomisinde yavaşlama veya durgunluğu fiyatlamaya başladı. Ekonomilerde yavaşlamanın başladığı da son verilerle ortaya çıktı.
- Doların yükselişi- Petrol, altın ve emtia fiyatlarında gevşemeyle aynı zamanda dolar da değer kazanıyor. Karşılığında Euro, yen, strelin değer kaybediyor. 15 Temmuz'da Euro karşısında 1.6038 paritesiyle tarihi en düşük düzeyine inen dolar son bir ayda yüzde 8.5 arttı. Burada dolar değer kazandığı için mi emtialar düşüşe geçti yoksa emtialar düştüğü için mi dolar artıyor? Bunun yanıtı biraz da fiyat değişimlerinde yatıyor. Emtialardaki bir aylık farkın yüzde 20'nin üzerine çıkması sanki ilk hareketin emtialardan başladığını düşündürüyor. Amerika'da geçen hafta açıklanan enflasyon verileri yıllık yüzde 5.6 ile son 17 yılın en yüksek rakamını işaret ederken aynı zamanda Fed'in kısa zamanda faiz artışına gitme ihtimalini zayıflattı.
Ancak Avrupa'da durgunluk işaretlerinin alınmasıyla faizlerin yatay gideceği veya düşebileceği ihtamalinin ortaya çıkması da, iki bölge arasında şu anda 2.25 puana varan faiz farkının azalacağına yorumlandı. Bu faiz farkı da iki dünya parasının değerinin belirlemesinde çok önemli rol oynuyor. Dolar değer kazandıkça ve emtialar da değer kaybettikçe ileride enflasyon korkusu azalıyor. Bu da faizleri artırma konusunda merkez bankalarının elini rahatlatıyor.
- Borsalar neden yükseliyor?- Faiz artışlarının yumuşaması ve emtia piyasalarından çözülen paranın yönelmesiyle hisse senedi piyasaları da genelde prim yapıyor. Ancak büyümeye duyarlı olan hisse senedi piyasalarında yükselişin, ekonomik durgunluğa dayalı bir denge üzerine kurgulanması da hatalı. En azından bu kısa vadeli bir yükseliş olur, kalıcı olamaz.
Zaten küresel piyasalar birkaç aylık dönemler itibariyle dalganıyor. Bu dalgaların boyu 23 ay arasında değişiyor. Son iyileşme dalgası, Türkiye'de 3 Temmuz'da, küresel piyasalarda temmuz ortasında başladı. Ondan önceki negatif dalga 19 Mayıs-15 Temmuz arasındaydı. 17 Mart-19 Mayıs arası da piyasaların toparlanma dönemiydi.
- Normalleşmeye doğru adım- Şimdi temmuz ortasından bu yana devam eden pozitif dalga içindeyiz. Emtia fiyatlarının gerilemesiyle piyasalarda normalleşmeye doğru adım atıyoruz. Bir yerde dengesizlikler ortadan kalkıyor. Yani durgunluk bekleniyorsa ve bu gerçekleşmeye başlıyorsa, talep artışı da yavaşlayacak demek. Bunun da finansal piyasalarda bir yansıması olmalı.
Kaldı ki dünya ekonomisinde yavaşlama veya daralma emtia piyasalarından başlayarak fiyatlanıyorsa, bunun günü geldiğinde hisse senedi piyasalarına sirayet etmesi beklenmeli.
- Dalga boyları azalıyor- Petrol ve emtia fiyatlarındaki düzeltme piyasaların normalleşmesi yönünde önemli bir adım. En azından enflasyonun önümüzdeki dönem kontrol altına alınacağı umudunu doğuruyor.
Bunun yanında emtiadaki şişkinliğin azalmasıyla piyasalarda önemli bir stres kaynağı ortadan kalkıyor. Bu da bir iyileşme bir kötüleşme biçiminde geçen küresel dalgalanmanın giderek küçülmesine yol açabilir. Emtia ve petrolden yeni bir şok yemezsek, dalga boylarının azalmasıyla da, uzun sürse bile, krizin derin olmayacağı tahmin edilebilir.
**********
Yabancı geliyor, liraya devam mı?
Böyle bir küresel ortamda Türkiye dünyanın en yüksek faizini veriyor. Önümüzdeki aylarda da yeni negatif bir şok yaşanmazsa faiz artırımı zor. Normalde bu dönemi faiz düşüşleri izleyecek.
İşte faizlerin tepe noktasını yaptığı, siyasi belirsizliğin ortadan kalktığı geçen ay yabancı portföy yatırımları hızlandı. Hisse senedinde 628 milyon dolar net alım yaptılar. Bonoda en az 2 milyar dolar alımdaydılar. Hem bu alımlar hem de borsanın artmasıyla yabancı portföyü 77.5 milyardan 93.6 milyar dolara çıktı.
Yabancıların Türkiye kâğıtlarına yöneldiği bir dönemde yerliler ise dövize gidiyor. Yukarıda görüldüğü gibi, yerlilerin döviz hesapları 107 milyar dolara vardı. Yerliler bu yatırımları ile hem kendilerini güvenceye alıyor hem de piyasalarda önemli bir stres kaynağı olmaktan çıkıyorlar.
Yabancılar liraya ve faize yatırıma gelmeye devam ettiği sürece, döviz arzını bollaştırarak kur riskini bir ölçüde azaltıyorlar. Bu açıdan, yabancılar geldiği ve yerliler de döviz aldığı sürece liraya veya faize yatırım cazip oluyor.
- Sonuç- "Satıp pişman olmak, saklayıp pişman olmaktan yeğdir." İsviçre Atasözü
[email protected]
(Sabah)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...