Özgürgün düzenlediği basın toplantısında, Ankara’da en üst düzeyde Kıbrıs konusunda gelinen aşamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunmak ve geleceğe dair bir yol haritası çizmek üzere bulunduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile çok verimli bir görüşme yaptıklarını kaydeden Özgürgün, müzakere sürecini değerlendirdiklerini, gelinen aşamaya ilişkin görüşleri paylaştıklarını ifade etti.
"Kıbrıs konusunda önemli bir aşamaya girilmiştir" diyen Özgürgün, Rum tarafının niyetinin belli olduğunu, bunun da Türkiye’nin AB üyelik sürecini kullanarak Türkiye ve Türk tarafı üzerinde baskı yoluyla taviz koparmaya çalışmak olduğunu belirtti.
Bu amaçla uluslararası alanda yoğun bir diploması atağına geçildiğini kaydeden Özgürgün, "Müzakere masasında adil bir şekilde müzakere etmek yerine, türlü oyunlarla müzakere dışında kendi avantajları lehinde kazanımlar elde etme çabasındadırlar. Bu oyunlar bizim için yeni değildir" diye konuştu.
-HRİSTOFYAS’IN SON AÇIKLAMASI TÜYLERİMİZİ ÜRPERTMİŞTİR-
Özgürgün, Rum tarafından son dönemde gelen açıklamalara atıfta bulunarak, "Açıklamalar, müzakere masasında değil, baskı, şantaj yoluyla, Türkiye’yi köşeye sıkıştırarak, kazanç elde etme hedefinde olduklarını açıkça göstermektedir" dedi.
"Bu bağlamda, (Rum lideri Dimitris Hristofyas’ın Guardian gazetesinde yer alan son açıklaması tüylerimizi ürpertmiştir" diyen Özgürgün, şunları kaydetti:
"Hristofyas’ın açıklamaları eğer doğru yansıtılmış ise, GKRY lideri uluslararası topluma Türkiye’yi Hitler döneminde olduğu gibi memnun etmek için çaba göstermemesi yönünde çağrıda bulunmaktadır. Bu öncelikle hiçbir ahlak ve siyaset adamlığına sığmayan ifadelerdir. Hristofyas bu konuşmasının hesabını vermek zorundadır."
-MÜZAKERELER SONSUZA KADAR SÜREMEZ-
Müzakere sürecine ilişkin de bilgi veren Özgürgün, sürecin tam teşekkülü devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Buradaki hedefimiz bellidir. Kıbrıs Türk halkının egemenliğini, siyasi eşitliğini ve tam güvenliğini sağlayacak kapsamlı bir anlaşmaya varmak için müzakereler sürecine katılınmaktadır. Kıbrıs Türk tarafı için, müzakerelerin hedefi sulandırılmamış iki kesimliliğe, iki halkın siyasi eşitliğine, kurucu devletlerin siyasi eşit statüsüne dayalı yeni bir ortaklığın kurulacağı ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam ettiği bir anlaşmaya varmaktır.
Üzerinde ısrarla durduğumuz nokta, özellikle 1960 anlaşmaları teyit edilen eşit siyasi haklarımızı zedeleyecek öneriler ile var olan ve bizim için vazgeçilmez olan iki ayrı demokrasi ve iki ayrı halkın varlığına, bunu en ufak bir şekilde sulandıracak bir şekilde detaylandırmalara karşı olacağımızı vurgulamak isterim."
Rum tarafının Kıbrıs sorununu müzakere masası dışında, üçüncü ülkeler ve uluslararası kuruluşlar nezdinde yapmakta olduğu girişimler ve aldırttığı kararlar yoluyla kendi lehine çözme hedefinde olduğunu ifade eden Özgürgün, Rum kesiminin müzakere masasına getirdiği önerilerle de süreci çıkmaza sokmayı veya yavaşlatmayı hedeflediğini belirtti.
Rum tarafının garanti ve ittifak anlaşmalarına ilişkin sergilemekte olduğu tutumun da kabul edilmez olduğunu söyleyen Özgürgün, "Rum tarafı AB üyeliğini öne sürerek yeni kurulacak ortaklığın mevcut garanti sistemine ihtiyacı olmadığını, söz konusu garanti sisteminin günümüz şartlarına uygun olmadığını iddia etmektedir. Kıbrıs Türk tarafı için garanti sisteminin önemi ve Türkiye’nin Adada etkin ve fiili garantisinin devamı izahtan varestedir. Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin yer almadığı bir anlaşmaya imza koymamız, halkımızın onay vermesini beklemek hayalciliktir" dedi.
Kıbrıs Türk tarafının iyi niyetle masada olmaya devam ettiğini söyleyen Özgürgün, "Ancak Kıbrıs Türk tarafının ilelebet masada iyi niyetle oturacağını düşünmek de hayalciliktir. Uluslararası toplum, Rum tarafını ciddiyetle müzakere etmek yönünde teşvik etmeli, gereken baskıyı Rum tarafı üzerinde kurmalıdır. Müzakereler sonsuza kadar süremez" diye konuştu.
Türkiye’nin Kıbrıs konusuna iyi niyetle yaklaştığını ifade eden Özgürgün, "Türkiye bu kadar hakarete rağmen çok iyi niyetle ’ben barışı sağlayacağım’ noktasındaysa, Rumlar bunu çok iyi değerlendirmeli" diye konuştu.
Rum tarafının Kıbrıs konusunu mülkiyet sorunu haline getirme peşinde olduğunu belirten Özgürgün, ancak Kıbrıs meselesinin bir mülkiyet konusu olmadığını kaydetti.
Kıbrıs konusunun çözülse bile aslında çözülmeyecek sorun bulunduğunu ifade eden Özgürgün, Yunanistan ve Rum kesiminin üye olduğu AB’ye Türkiye’nin üye olup olmamasının önemli bir unsur olduğunu kaydetti.
Sürece ilişkin zorlayıcı tarafın her zaman Türk tarafı olduğunu belirten Özgürgün, KKTC’nin Kıbrıs konusunu Türkiye ile birlikte yürütme politikasının devam ettiğini kaydetti. Özgürgün, sürecin önünü tıkayan en önemli nedenlerden birinin Rum kesiminde hakim olan Kıbrıs’ın bir Helen adası olduğu yönündeki görüşler olduğunu ifade etti.
Kapsamlı çözüme ulaşmanın nihai hedef olduğunu belirten Özgürgün, bunun ikinci plana itilip, süreci belirli aşamalarla devam ettirmenin sıkıntı yaratabileceğini belirtti.
Özgürgün, "izolasyon ve ambargolar kalksın, limanları açalım" yaklaşımının doğru, ancak sadece ticareti bunun içinden ayırıp "ticaret olursa limanlar açılır" gibi bir görüşün olmasının "düşündürücü" olduğunu belirtti.