E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

İran'dan O Görüşmelere Tepki: Batı İyi Niyetli Değili... Anlaşmamak İçin İstanbul'daydı, Güvensizliği Körükledi!

İran'ın nükleer başmüzakerecisi Said Celili'ye göre Batılı ülkelerin İstanbul'daki müzakerelerde uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu. İran'ın temel haklarını koruma güdüsünü önkoşul olarak değerlendiren karşı taraf Türkiye'nin çabalarına rağmen bir kez daha güvensizliği körükledi

24.01.2011 - 07:12
İran dan O Görüşmelere Tepki:

Tarihi bir öneme sahip kritik İran nükleer görüşmelerinin Türkiye'de yapılmasının önemi nedir?

İstanbul'da bu toplantı İran İslam Cumhuriyeti'nin önerisi üzerine yapıldı. İslam ülkeleri büyük potansiyellere sahip ülkelerdir. Türkiye bu büyük potansiyele sahip ülkelerden biri. Uluslararası düzeydeki önemli toplantılar illa ABD'de mi yapılacak, illa Avrupa'da mı yapılacak! Artık bunların devri geçmiştir. Bu görüşmelerin artık daha önemli yerlerde yapılması gerekiyor. İstanbul bir dönem İslam'ın beşiği konumundaki bir şehirdir. uluslararası düzeyde böylesine kritik bir toplantının da İstanbul'da yapılmasının bizim açımızdan büyük önemi var.

DERTLERİ DEMOKRASİMİZLEBatı'nın İran'la hiçbir şekilde uzlaşmadığına tanık oluyoruz. Sorun aslında nükleer müzakereler değilmiş gibi. Dünya kamuoyunun da ağırlıklı görüşü bu. Peki nedir Batı'nın İran'dan istediği şey? Esas soru budur. Bildiğiniz gibi bundan 60 yıl önce Batılı devletler Amerikan-İngiliz işbirliğiyle geldiler ve İran'da halk iradesine dayalı bir rejimi yıktılar. Ve 25 yıl süren bir diktatörlük rejimi kurdular. Bu rejim bütün kritik alanlarda bunlarla işbirliği yaptı. Aynen sizin de sorduğunuz gibi, bu bütün dünyanın sorduğu bir sorudur. Ne oldu sonunda, İran halkı el ele vererek İran'daki diktatör rejimini yıktı, yerine yeni bir düzen getirdi. Ve sonuçta demokrasiye dayanan bir rejim kuruldu. Bu rejimi de Batılı devletler, Amerika ve İngiltere benimsemediler ve rejim aleyhinde çalışmalara başladılar. Yani asıl soru şudur ki bunlar niçin İran'da demokrasiye karşı geliyorlar?

 

 

İstanbul'daki görüşmelerde bir sonuca varılamamasına İran'ın önkoşulları gerekçe gösterildi. Neydi bu önkoşullar, neden kabul edilmedi?Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki karşılıklı görüşme bir adil mantığa dayanmalıdır. Bu tarz görüşmelerin temelinde insan haklarına saygının yatması gerekir. Bu tür görüşmeler, milletlerin haklarına saygı gösterecek şekilde devam etmelidir. Bunları bir önkoşul olarak değerlendirmek doğru mudur? Bunlar dünya toplumlarında benimsenen ilkelerdir. Biz bu tür konuları gündeme getiriyoruz ki görüşmeler milletimizin hakları korunarak devam etsin.

 

Peki o halde anlaşmamak için mi İstanbul'a geldi Batı?Tabii. Uluslararası toplumun bu konuda bir karar vermesi lazım. Biz diyeceğiz ki haklarımıza saygılı olun, onlar diyecek ki bu önkoşuldur!

 

Tahran'da Türkiye-İran-Brezilya arasında varılan mutabakat (nükleer takas anlaşması) neden sonuçsuz kaldı? Obama önce Türkiye'ye, "İran'ı istediğim konularda ikna et" dedi. Türkiye bunu yaptı. Ama sonra vazgeçti ABD.Siz benim söyleyeceğim şeyi çok iyi bir şekilde dile getirdiniz. Onlar, evet, buyrun gidin İran'la anlaşın, bir yere vardırın dediler, ama sonuçsuz bıraktılar. Onların bu şekilde tavır değiştirmeleri itimatsızlığın nedeni.

 

GÖRÜŞMEYE KAPIMIZ AÇIKAshton müzakerelerin devamı için bir açık kapı bırakıldığını da açıkladı. Evet, bu bizim de görüşümüzü yansıtıyor. Biz de kapılarımızı açık bırakıyoruz. Biz geçmiş dönemlerde de sürekli onlara davet eden taraf olduk, gelsinler dedik, devam edelim dedik. Neden, çünkü biz sürdürdüğümüz doğru mantığın izinden gidiyoruz. Buna da güveniyoruz, itimadımız var. Her zaman dedik ki görüşmeler için hazırız ve kapımız açıktır.

 

 

 

 

Davutoğlu'nu dünya zikrediyor

 

Gerek İran-Türkiye ilişkilerinde olsun, gerek İran'ın Batı'yla olan ilişkilerinde olsun, özel bir Davutoğlu faktöründen söz edebilir miyiz?Bana göre Sayın Davutoğlu'nun bu konuda izlediği tavır ve izlediği yol üstün bir anlayış çerçevesindedir. Türk dış politikasının çok olumlu ve verimli çalışan bir siyasetçisidir. İran-Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda sergilediği tutum takdire şayandır. Çok isabetli, doğru bir bakış açısına sahiptir. Altını çizerek ifade ediyoruz ki dünyada, Türkiye gibi, Brezilya gibi, İran gibi ülkeler öyle büyük potansiyellere sahiptirler ki bu potansiyellerini birleştirdikleri takdirde büyük bir güç teşkil ederler. Örnek verecek olursak son Tahran bildirisi, dünyanın özgür ve bağımsız ülkeleri Brezilya, İran ve Türkiye arasındaki büyük bir işbirliği örneğidir. Sayın Prof. Davutoğlu'nun buradaki rolü ve tutumları takdire şayandır. Dünyada zikredilen bir çalışmadır.

 

 

 

Türkiye gelmedi çünkü İran'a güveniyor

 

İran, dünya ülkelerini kendi nükleer faaliyetlerini yerinde incelemeleri için ülkeye davet etti. Mısır gibi bazı Müslüman ülkeler de dahil bunu kabul eden çok sayıda ülke oldu. Avrupa Birliği reddetti, Türkiye ise davete olumlu veya olumsuz herhangi bir yanıt vermedi. Türkiye'nin 'ortada durması' aynı zamanda İran'la ilişkilerindeki genel karakteri de yansıtmıyor mu sizce?Bu sadece bir davetti. Yani bu davetimiz Uluslararası Atom Enerjisi'nin davetine benzer bir inceleme daveti değildi. İran İslam Cumhuriyeti'nin bir iyi niyet eylemiydi. Gelip görsünler, 'bakalım nasıl oluyor' diye yerinde izlesinler istedik. Birçok ülkeyi davet ettik. Dünyanın bir çok yerinden 130 temsilci geldi ve incelemelerin ardından memnuniyetle ayrıldılar. Ancak malum üklelerin İran'ın nükleer faaliyetleri konusunda kafalarında soru işaretleri var. Bunlar, soru işaretlerini gidermek için neden incelemeye gelmediler? Demek ki bahane peşindeler, uzlaşma derdinde değiller. Ama Türkiye'ye gelince... Türkiye niçin gelmedi, çünkü o, İran'ın ne yaptığını biliyor. Türkiye, kafasında bir soru işareti olmadığı için gelmedi.

 

 

 

BM'de, siber savaştan daha kötüsü yapılıyor

 

ABD ve İsrail'in İran nükleer tesislerine karşı bir siber savaş başlattıkları ifade ediliyor. Bunun için Stuxnet adlı bir virüsün varlığından söz ediliyor. Bir yandan müzakere masasına çağırıyorlar ama bir yandan da kendi savaşlarını başlatmış durumdalar diyebilir miyiz?Dünya kamuoyunun tartıştığı en önemli konulardan biri budur. Bunlar, insan haklarından, demokrasiden dem vuran milletler ve devletler, bir bakıyoruz ki, bizim gibi ülkelerin nükleer faaliyetlerini engellemek istiyorlar. Onlara kimler bu yetkiyi, bu izni veriyor. Hatta bundan daha kötüsünü de yapıyorlar. Nükleer bilimcilerimizin isimlerini, BM Güvenlik Konseyi'nde alenen sıralıyorlar. İsimleri BMGK'da açıklandığı için dünya bunları öğreniyor ve teröristler geliyor İran'da bunları öldürüyor.

 

Tahran yönetimi son olarak İran'da bir Mossad şebekesi çökerttiğini duyurdu. Ardından Eski İran Savunma Bakan Yardımcısı Ali Rıza Asgeri'nin bir İsrail cezaevinde öldürüldüğü iddia edildi. Türkiye'de kaybolan Asgeri'yle ilgili İran'la Türkiye arasında bir gerginlik yaşanıyor mu?Biz bunun siyonist rejimin bir faaliyeti olduğunu düşünüyoruz. En son aldığımız bilgiye göre (Asgeri) Türkiye'deydi. Ve sonrasında kayboldu. Siyonist rejimin buna bir cevap vermesi gerekiyor.

(yenişafak)

 

YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Misafir 24 Ocak 2011 Pazartesi 08:27

fırkası olarak var olagelmiştir. Yahudilik ırkçı bir din olduğu için başkalarının Yahudi olması mümkün değil. Bu yüzden diğer dinler gibi çoğalamayan ve azınlıkta kalan Yahudilik, sayısal eksikliğini telafi edebilmek için başka dinler ve toplumlar içerisinde kendine yandaş işbirlikçi mezhepler, fırkalar, cemaatler kurup sorunu halletmeye yönelik yöntemler geliştirip uyguluyor.Şiilik işte bu nedenle İslam Ümmeti içerisinde kurulmuştur.mesud akgül.

Yorumu oyla      18      10  
Misafir 24 Ocak 2011 Pazartesi 08:26

her İsrail saldırısı sonrasında daha da güçlenip Lübnan toplumu ve siyaseti üzerinde etkisini arttırıyor. Benzeri şekilde Afganistan, Pakistan ve Körfez ülkelerindeki Şiiler de örgütlenip Şii İran hinterlandına dâhil edildi. Böylece Erbakan’ın daha ilk günde deklare ettiği İslam Birliği için kuşak şeklinde bir Şii kalkan oluşturuldu. Bunda yadırganacak bir şey yoktur. Şiilik, tarih boyunca İslam Ümmeti içerisinde Yahudi ile işbirliği yapan dini mezhep görünümlü bir yandaş siyasi dalalet

Yorumu oyla      18      10  
Misafir 24 Ocak 2011 Pazartesi 08:25

İsrail ve Fransa birlikte hareket edip el altından destekleyerek Lübnan’da da Şii Hizbullah örgütünü dünyada eşi görülmedik şekilde devlet içinde bağımsız silahlı güce sahip bir legal siyasi parti olarak yapılandırdı ve İran’ın siyasi etki alanına kendi elleriyle soktular. Aynı yöntemle HAMAS da Filistin’de örgütlenmeye kalkışınca İsrail’in hışmına uğradığını tüm dünya gördü. Bugün Sünni HAMAS adeta Gazze açık hapishanesine sıkıştırılıp yok edilmek istenirken; Şii Hizbullah Örgütü her

Yorumu oyla      18      10  
Misafir 24 Ocak 2011 Pazartesi 08:25

akıtılarak gerçekleştirilen ihtilal sırasında ülkeden kaçmak zorunda kalan Şah beraberinde götürdüğü hazinesi ile birlikte -ne Fransa, ne ABD, ne de bir başka Batılı ülke kapılarını açmayınca- ancak Mısır’a sığınabildi, orada da öldü! Batı medyası da Humeyni liderliğinde yapılan İran İslam Devrimini âlâyı vâlâ ile kasıtlı şekilde sözde hedef haline getirip şişirdikçe şişiriyor, İslami hareketleri ona motive ediyordu. Bu hesapları tutmuş, Siyonistler amaçlarına ulaşmışlardı; ama o süreç için.

Yorumu oyla      18      10  
Misafir 24 Ocak 2011 Pazartesi 08:24

Bilindiği gibi Fransa Ayetullah Humeyni’yi yakın çevresi ile birlikte bağrında barındıran ve vakti zamanı geldiğinde Fransız Havayollarına ait bir uçağa bindirip Tahran’a göndererek devrilen Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin koltuğuna oturtmada önemli rol oynayan bir ülkedir. CİA ve MOSSAD Şah’ın istihbarat örgütü SAVAK ile işbirliği ederek Şii mollaları örgütledi ve nihayet saray yönetiminin altını oyup mevcut rejimi çökerterek İran İslam ihtilalına uygun ortam hazırladı. Oluk gibi kan

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Yeryüzü doktarları yeniden Kenya'da
Dünya üzerinde binlerce hastaya şifa götüren Yeryüzü Doktorları, çaresizce ...
Hizbullah, Ulusal birlik Hükümeti isteyecek...
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, ''eğer, muhalefetin adayı hükümeti ...
Çin Bunu da Yaptı!
''Pes artık'' diyeceksiniz!
 
Lieberman Harita Hazırladı
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın, gelecekteki Filistin devletinin ...
İsrail'in Baskın Raporu Açıklandı
İsrail donanmasının 31 Mayıs'ta Akdeniz'in uluslararası sularında seyreden ...
Kim Ne Diyor?
Avrupa'nın birçok ülkesinde görülen Müslüman karşıtlığı son yıllarda giderek ...
 
Alman Bakan Komutanı Azletti
Alman Savunma Bakanı, bir askerin ölmesi ve cinsel taciz iddiaları nedeniyle ...
İSYAN YAYILIYOR
Yasemin Devrimi’nin yaşandığı Tunus’un komşusu Cezayir de dün karıştı. ...
Arnavutluk'ta Facianın Eşiğinden Dönülmüş
Tiran polisi son düzenlediği basın toplantısında, dünkü eylemlerin sonunda ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
abd
fransa
Almanya
BBP
Abdullah Ercan
survivor all star
İstihdam
GAZİANTEP
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin