Terörle mücadele zafiyet oluşturmaz
"Terörle mücadelede önemli olan husus, demokratik mücadeledir. Demokratikleşme, terörle mücadeleyi azdırmaz, tam tersine Türkiye bunu hiç denemedi. 'Terörle mücadele edilirken, demokratikleşme olmaz' dediler hep. İnşallah bu bundan sonra değişir. Yani terörle mücadele edilirken, demokratik hak ve özgürlükler alanındaki eksiklikleri gidermemiz lazım. Onları gidermemiz, terörle mücadelede zafiyete yol açmaz tam tersine o mücadeleyi daha da güçlendirir. Çünkü demokratik hak ve özgürlüklere evrensel standartlar getirdiğinizde teröre verilen destek azalacaktır. İspanya'daki ETA'ya destek her zaman 150-200 bin arasındadır, daha fazla artmaz. Ancak eğer İspanya, bizim gibi bir metot uygulasaydı 900 bin kişi ayrılıkçılığı istediği için terörü destekliyor görünecekti." Demokratik açılım sürecinden rahatsız olan PKK'nın askeri kışkırtarak çatışma ortamı hazırlamaya çalıştığını, hatta OHAL şartlarının oluşması için çaba gösterdiğini kaydeden Özçer, benzeri durumun İspanya'da da yaşandığını kaydederek, şöyle konuştu:
30 yıl önceki İspanya’ya benziyoruz
"1974'ten beri 2 ETA vardı. Birisi siyasi-askeri olarak bilinen ETA ki, Marksist gerekçelerle terör yapıyordu. Diğeri askeri ETA ise, askeri bir darbe yapması için ordu mensuplarını hedef alıyordu. İspanya'da 23 Şubat 1981'de askeri darbe girişimi oldu, Kral Juan Carlos tarafından önlendi. Türkiye de 30 yıl önceki İspanya'ya çok benziyor. Ama acı olan şu, bizde bulduğumuz olaylar 30 yıl önce İspanya'da yaşandı ve bu konuyu çözdü. ETA, o dönemde demokratikleşmeyi engellemeye çalışmıştır. Özellikle ETA'nın bir kanadı, üst düzey generallere suikast düzenleyerek, askeri darbe konusunda kışkırtmıştır. ETA, demokratikleşmeyi engellemek istemiştir.
ETA ile PKK arasında benzerlik var
Onu engellemenin yolu da askeri darbe olduğu için, o darbenin gerçekleşmesi için sürekli askeri kışkırtmıştır. Tabiatıyla burada benzeri bir durumdan bahsetmek mümkündür. ETA'nın bu politikası ile PKK'nın Reşadiye eylemi arasında ciddi benzerlikler var. Ancak darbe girişimi engellendikten sonra ETA'nın ılımlı kanadı silahı bırakarak, siyaset yapmıştır. İspanya burada doğru bir politika gütmüştür. Hâlâ da yapıyor. Ancak biz yanlış yapıyoruz, 30 yıl geçmiş olmasına hâlâ demokratikleşme yoluna giremedik.”
SÜRECi BAŞLATAN ASLA OY KAYBETMEZ
Silahların bırakılması ve siyaset yolunun açılması için 2005'te İspanya Başbakanı Zapatero'nun İspanyol parlamentosundan aldığı destekle ETA'yla dolaylı görüşmelere başladığını, ancak hem ETA'nın hem de İspanya milliyetçi partilerinin radikalleri tarafından sürece karşı çıkıldığını hatırlatan Özçer, açılım süreci boyunca Türkiye'de de hem milliyetçi kesimin hem de DTP'nin şahin kesiminin sürece karşı çıktığını hatırlatarak iki ülke arasındaki benzerliğe dikkat çekti. İspanya'daki görüşmeler nedeniyle Zapatero'nun oy kaybetmediğine dikkat çeken Akın Özçer, "Muhalefet partisi ortalığı karıştırdı, 'Sen müzakere ediyorsun' dedi. Sürece muhalefet eden Halkçı Parti oy alamadı ama Zapatero tekrar seçildi. Çünkü buradaki amaç kan dökmeyen örgüt mensuplarının kesin silah bırakmak karşılığı yasal siyaset yapma hakkının verilmesiydi. İspanya bunu başardı. Hükümet oy kaybetmedi, ancak süreci baltalamaya çalışan parti oy kaybetti. AK Parti hükümeti de demokrasi yolundaki çabalarından dolayı kaybetmez, kazanır. Ancak hiçbir şey yapamamış gibi göründüğü bir dönemde örneğin şimdi seçime gitse kaybeder ama seçim dönemine kadar sonuç elde ederse kazanır, diğerleri kaybeder" dedi.
Terör örgütü fonksiyonunu yitiriyor
Açılım sürecinin başarılması durumunda en çok zararı örgütün göreceğini kaydeden Özçer, "Terör örgütünün böyle davranması doğal. Çünkü demokratikleşme sürdükçe örgüt fonksiyonunu yitiriyor. Eğer siz demokratik eksiklikleri giderir ve üstüne bir de demokratik bir anayasa ile bunu taçlandırırsanız, terörün anlamı kalmayacaktır. Ancak demokratik eksikliklerin farkına varıp, mutlaka tamamlayıcı politikaları gerçekleştirmemiz gerekiyor" uyarısında bulundu. Darbe isteyen ETA örgütü gibi PKK'nın da OHAL isteyerek süreci baltalamak istediğine dikket çeken Akın Özçer, "OHAL'i savunmak mümkün mü? Kesinlikle doğru değil onu savunmak. Zaten demokratik eksikliklerimiz ve OHAL yüzünden bu durumlara geldik. Hükümetin yaptıkları doğrudur ama atacakları adımı daha belirgin yapması gerekir. Orta vadede yapacağı yasal değişiklikleri illa çıkıp anlatmasına gerek yok. Bir paket yapıp Meclis'e getirir ve geçirir" açıklamasında bulundu.
Süleyman DEMİR/Bugün
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...