Bu bomba gelişme size durduk yerde olmuş gibi gelebilir ama aslında bir sürecin doğal ve kaçınılmaz sonucu.
Epeydir, neredeyse her gün kirli ilişkilerin yeni bir ifşasına şahit oluyor, kan donduran itirafları bir film izler gibi izleyip roman tadında okuyorduk.
Ayhan Çarkın’ın itirafları bu zincirin son halkasıydı. Ama zincir burada başlamıyordu tabii.
Anımsayın; ilişki ağları yavaş yavaş uç veriyor ama derinlere dalmış ağır ağabeyler birbirlerinden haberleri yokmuş, tanımıyormuş numaralarına yatıyordu ama Uğur Dündar yönetimindeki Arena bu birbirini tanımayanların bir düğünde birlikte halay çekerkenki görüntülerini yayınlıyor, o yalanın savunulacak tarafı kalmıyordu.
O kirli ağır ağabeylerden Sami Hoştan’ın uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giydiği yine belgeleriyle aynı isim ve aynı adres tarafından deşifre ediliyordu.
Devletin Susurlukçulara bir albayı bile Meclis’te ifade vermeye getirmeye gücünün yetmediği bir dönemde ısrarlı Susurluk yayınları yapan da…
Susurluk’un kayıp silahlarının adresi Ertaç Kinar’ın kara kutusunu İsviçre’den kendi imkanlarıyla getirtip Kutlu Savaş’a ifade verdiren de…
Tarık Ümit’in cesedinin gömülü olduğu yerler konusunda gelen ihbarları devlete aktarıp kazılar yaptıran da aynı adres, aynı isimdi: Arena-Uğur Dündar.
Eh, hal böyle olunca olması gereken şey olmuş ve Dündar ölüm listesine alınmıştı.
Diyebilirsiniz ki; JİTEM’in varlığının kabulünün Uğur Dündar’la ne ilgisi var?
Hemen söyleyelim. Belki atılan son adımdan bahsediyoruz bugün ama buraya gelene kadar inkar politikasının kırılmasında döşenen taşları ve bunda emeği geçenleri anımsatalım istedik.
Bir de Dündar parantezi açmamızın nedeni şu…
Denk gelmişsinizdir. Tüm yukarıda saydığımız süreç hiç yaşanmamış gibi Dündar’ı bir telefon konuşmasında attığı zarfı gerekçe ederek Sami Hoştan’la bir arada gösterme çabaları bir anda hız aldı.
Bu çaba şu açıdan önemli: her ne kadar ilişkiler deşifre olsa da Susurluk’un siyasi azmettiricileri hala arka planda çok faal.
İşte Sami Hoştan ile ilişkilendirme çalışmaları da tam bu faaliyet içinde anlam kazanıyor. Çünkü ilgili haberler Dündar’ın “Susurluk’un siyasi azmettiricileri dışarıda. Onlar da ortaya çıkarılmalı” çıkışının ve yaklaşık 10 gün önce Tarık Ümit cinayeti dosyasının Arena’da tekrar gündeme getirilmesinin hemen sonrasına denk geliyor.
Başa dönersek…
Devletin JİTEM’i kabulü günlük yemin krizi geyiklerinden çok daha kayda değer bir gelişmedir.
Bu kabul, hala makbul kişiler diye dışarıda gezen derin yapılanmanın zirve yaptığı Susurluk döneminin siyasi azmettiricilerinin de uykularını kaçırmakta ve kendi kaçan uykularıyla birlikte en iyi bildikleri kirli propaganda yöntemiyle son bir hamle yapıp “yanımızda kimi götürebiliriz?” telaşından başka bir şey değildir.
Ve bu telaş dışa vurumu kirli de olsa iyiye işaret. Çünkü rahatları fena halde bozuldu ve bozanlara intikam hamleleri yapsalar her şeyi kaydeden tarih gösteriyor ki, o hamleleri ters tepiyor ve azmettiriciler aslında kendilerini deşifre ediyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...