İşadamı İzzet Özilhan’la evlenip, oyunculuğu bırakalı 7 yıl oldu. Ancak hayranları hâlâ peşinde. Elle Stil Ödülleri’nde 2015’in En Stil Sahibi Kadını seçilen iki çocuk annesi Yasemin Ergene Özilhan’a setler çok uzak: Oyunculuğa geri dönmem, böyle bir şeyi İzzet’e sormam bile.
Hürriyet Pazar’dan Sibel Arna’nın Yasemin Özilhan’la yaptığı söyleşi şöyle:
Almanya doğumlusunuz ama çok küçük yaşta Tekirdağ’a yerleşmişsiniz?
-Evet, ben üç yaşındayken geri döndük.
Neden?
-Babam narkotik şubesinde polisti. Bağımlılarla çok haşır neşirdi. Bir gün nezarette bir akrabasını uyuşturucu krizine girmiş bir halde görüyor. “Benim bu illetten çocuklarımı korumak için Türkiye’ye dönmem gerek” diyor bir gecede dedemin yanına Tekirdağ’a taşınmaya karar veriyor.
Gelince ne iş yaptı?
-Sülük ihracatı. Dondurulmuş da yolluyor, canlı da… Almanya ve Fransa’daki hastaneler estetik operasyonlardan sonra yara izlerinin ve dikişlerin çabuk kapanması canlı sülük yapıştırıyorlar. Eskiden Türkiye’den yurtdışına canlı ihraç eden sadece babamdı.
Peki çocukken Tekirdağ’da kurduğunuz hayalleri hatırladığınızda sizinki bir Külkedisi masalı mı?
-Benimkisi öyle bir hikâye değil çünkü Külkedisi gibi marjinal bir değişiklik yok hayatımda. Sadece ben hayatı biraz hızlı yaşadım. 15 yaşında oyunculuk, şöhret, sonra evlilik, çocuklar derken yıllar geçti. Ama ben hâlâ 31 yaşındayım.
ÜNİVERSİTEYE EMİNE ANNE İSTEDİ DİYE BAŞLADIM
Oyunculuğa çocukken mi başladınız?
-Sayılır. Tekirdağ’da yaşıyordum. Liseyi sondayken anneanneme Erenköy’e ziyarete geldiğim günlerden bir gün Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni gördüm. Gittim, kaydoldum. Bir yıllık bir eğitim aldım. Sonra Müjdat Hoca bana ‘Koçum Benim’ dizisini görüşmeye yolladı. Başrolde Tarık Akan oynadı. Diziye kabul edildim.
Peki üniversite… Halkla İlişkiler Bölümü mezunusunuz diye biliyorum…
-Ben o okulu İzzet’le tanıştırdıktan sonra İzzet’in annesi Emine Anne istedi diye okudum.
Nasıl?
-Tekirdağ küçük bir yer lise müdürünü tanıyorduk, okula fazla gidip gelmesem de mezun oldum. Oyunculuk başımda bahar gibi estiğinden “Amaan üniversite okuyup ne yapacağım” dedim hiç çalışmadım ve kazanamadım tabii. İyi de para kazanıyordum okul vakit kaybı gibi geldi. Tam cahillik! İzzet’le çalıştıktan sonra Emine Anne’nin ilk dediği şey “Önce üniversiteyi kazanacaksın sonra evleneceksiniz” oldu. Yedi yıl ara verdikten sonra dört ayda sınava hazırlandım ve Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünü kazandım.
Aşk motive etti yani…
-Tabii aşkın motivasyonu büyük. Ama Emine Anne’nin etkisi de çok var. Kendisi İzmir Amerikan Kolejinden mezun. Eğitime büyük önem veriyor. Her zaman kayınvalide değil anne oldu bana. Zaten şimdi karşılıklı oturuyoruz, çocuklarımıza o bakıyor.
Çocuklar üniversitede okurken mi doğdu?
-Aynen öyle oldu. İkisi de şu an Halkla İlişkiler Mezunu. Biri üçüncü senesinde diğeri dördüncü senesinde doğdu.
İZZET “BENİMKİ BİR KUMARDI” DİYOR
Eşinizle nasıl tanıştınız?
-O da kader. İzzet Coca-Cola ile ilgilenmek için bir dönem Moskova’da yaşamış. Şirket lojmanında küçük bir daire vermiş. Küçük de bir televizyonu varmış ve orada benim 3-4 bölüm yayınlanan ‘Aşk Oyunu’ adlı dizimi izliyormuş. Karıncalı karıncalı… Beni orada görüp çok beğenmiş. Bütün çevresine sormuş “nasıl ulaşabilirim” diye hiç ortak tanıdık çıkmamış. Dizi yayından kalkınca ben ‘Doktorlar’ kadrosuna girdim. İzzet’de izin gününde İstanbul’a geliyor. Televizyon izlerlerken babası diyor ki “oğlum bak bu ‘Doktorlar’ dizisi bizim hastanede yani Anadolu Sağlık Merkezi’nde çekiliyor.” İzzet bakıyor beni görüyor. “Ben de bu kızı arıyordum” diyor. Ablası Türkan Abla hastanenin genel müdürü. Ertesi gün İzzet hastaneye geliyor ve tanışıyoruz.
İlk görüşte aşk mı peki?
-Mayıs’tan Ağustos’a kadar arada sırada görüştük, İzzet sete gelmeye devam etti ve birlikte olmaya Ağustos’da başladık.
“Önce birbirimizi tanıdık” diyorsunuz…
-E tabii. Tamam o beni fiziksel olarak beğenmiş ama hiç tanımıyordu ki. Zaten İzzet hep der “benimki kumar gibi bir şeydi” diye. “Ukala biri olabilirdin, şımarık olabilirdin, göründüğün gibi olmayabilirdin” der. Ama sonra ekler: “Allah’a çok şükür içimden geçeni karşımda gördüm.”
Peki siz?
-Ben de ilk başta büyük bir samimiyet hissettim İzzet’den. Sonra hayran olmaya başladım. Önce yakın arkadaşım, 9 yıldır ilk günkü heyecanla sürmesinin nedeni de bu. Sonra akıl verenim, her şeyimi sorarım. Hata yapınca söyler, haklı olunca da “üzülme sen haklısın” der yolumu açar.
İzzet Bey’in ailesi sizi ilk tanıdığında “biz oyuncu bir gelin istemiyoruz” diyebilirdi… Neden demedi?
-Yaptığım fedakârlıkları gördüler. Bu durum birbirimize verdiğimiz karşılıkla güvenle ilgili.
Oyunculuğu kendiniz mi bıraktınız?
-Bir kere okula başladım. Çocuklar aynı süreçte doğdu. Otomatik olarak bir tercih yapmam gerekti. 7-24 sette olup çocuklarla ilgilenme şansım yoktu.
Geri dönme ihtimaliniz?
-Sıfır.
Özlem?
-Özlem oluyor. Kaç yılımı harcadığım işimi özlüyorum tabii. O tempoyu özlüyorum, arkadaş çevremi özlüyorum ama şu an evdeki mutluluğumu hiçbir şeye değişmem.
Kıskandığınız yapımlar oluyor mu?
-‘Karadayı’da olmak isterdim. Çünkü Kenan İmirzalıoğlu’nu da Berguzar Korel’i de çok beğeniyorum. Bu sezon da ‘Poyraz Karayel’i izliyorum.
‘Karadayı’ gibi bir senaryo gelse… Çalışma saatlerini sizin ayarlayacağınız garanti edilse…
-Olmaz. İzzet de böyle bir şey istemez. Ben onun karakterini bildiğim için böyle bir şey sormam zaten. Biliyorum ki ben o dizi işine başlarsam iş başka bir boyuta geçer. İnsan evden uzaklaşıyor, evden uzaklaşınca çocuklarda uzaklaşıyor. İş stresi ister istemez eve yansıyacak.
ÜÇÜNCÜ ÇOCUĞU İSTERİM
Boş vakitlerinizde neler yapıyorsunuz?
-Beş yılbaşı oldu arkadaşlarla hep bizde toplanıyoruz. Yıl içinde de sık sık bizim evde bir araya geliyoruz. Sinem Kobal benim yazlıktan çocukluk arkadaşım. Kenan ve Sinem ile çok görüşüyoruz. Bir de Pınar-Yağmur Atacan çok samimi arkadaşlarımız.
Bir röportajınızda “İzzet Bey için sürprizli bir eş” demişsiniz…
-Hobileri olan biri. Kalemden, saatte, bastona kadar pek çok koleksiyonu var. Benim hiç yok. Kayak kayıyor, boks yapıyor. Ben Cross-fit yapıyorum bazen de kick boks çalışıyorum.
Birbirinizi dövüyor musunuz?
-İzzet sürekli söylüyor. Ne zaman yeni bir hareket öğrense “sende deneyeyim” diye geliyor. “İzzet bende deneme benim kemiğim ne” diyorum, kaçıyorum. Çünkü ciddi ciddi torbaya ya da hocaya vurur gibi vuruyor.
İki kız annesi olmak nasıl bir his?
-Emine 4 yaşına girecek ama 7 yaşındaki çocuk aklı var. 2,5 yaşındaki Kardeşi Ela’nın öğretmeni. Her şeyi o öğretiyor. “Yemek böyle yenir Elacım, ağzını sileceksin Elacım” diye. Büyük bana, küçük babaya aşık.
Bir çocuk daha planı var mı?
-Daha 31 yaşındayım. Hayırlısı ise bir çocuk daha fena olmaz.
DİOR CEKETİM, HERMÈS ÇANTAM OLSUN DİYE ÇIRPINMAM
Elle Stil Ödüllerinde 2015 En Stil Sahibi Kadın ödülünü aldınız… Ödüle sevindiniz mi?
-Sevindim tabii. Ödülün büyüğü küçüğü olmaz. Ben bir gazetenin oylamasında iyi giyinenlerden seçildiğimde de seviniyorum. Beğenilmek güzel bir şey. 7 yıl emek verdiğim oyunculukla ödül alamadım stilimle ödül aldım. Biraz tuhaf ama yine de mutlu oldum.
Stil sahibi olmak için çok emek harcadınız mı?
-Çok emek harcıyorum diyemem. Benim olayım aksesuarlarla. Çok sade de geyinsem detayda bir yerde farklılık yapıyorum. O da dikkat çekiyor. Bunu da bana İzzet öğretti aslında. Bazı yerlerde benim onu giydirdiğim yazılıyor bu doğru değil. Kendine has müthiş bir zevki var. Aksesuara çok meraklı. Kol düğmeleri, kravat iğneleri, eldivenler, motor kıyafetleri, bileklikler…
Stil sahibi olmak için ciddi para harcamak gerekiyor mu?
-Asla. Zara mesela. Çok ucuz ve hayat kurtarıyor. Ben Dior ceketim, olsun Chanel babetim olsun diye çırpınmam. Paranın değeri bilirim, çarçur etmem. “Chanel ceketi kaç kez giyeceğim” diye düşünürüm.
O zaman sizin Hermès Birkin çantanız da yok?
-Yok valla. O kadın ben değilim. Bir çantaya o kadar para veremem. Eşim “alayım” dese istemem. Yaşıma da yakıştırmıyorum ben. İlerde de olmam herhalde. Bakın benim Hermès’im var diye gezemem sokaklarda.
Lüks sizin için ne ifade ediyor?
-Parasal anlamda bir şey ifade etmiyor. Evimde ailemle geçirdiğim her an büyük lüks. Sene de iki kere İzzet’in zorlaması ile tatile gidiyorum. Üç dört günlük tatillerde hep evde bir arada olmayı tercih ediyorum. Çünkü tatillerde dinlenemiyoruz. İzzet sabah altıda kalkıyor akşam dokuza kadar yürüyor. Ben de peşinden.
radikal
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...