Çok değil, daha yakın bir geçmişte şöyle lanse edildi Esra Elönü: "Özgür, aykırı, anarşist türbanlı yazar…” Ahmet Hakan’ın muhafazakâr geçmişini deşmek hiçbir tat vermemeye başlamıştı zaten ne zamandır ve değişik zamanlarda farklı pazarlama enstrümanlarıyla etraflarında gündem oluşturulmaya çalışılan diğer türbanlı yazarlar da pek bir tatsızdı.
Ama Elönü öyle mi? Yüzünden aktı akacak makyajı, ben buradayım diye bağıran takıları ve rijit tavırları tam da merkez medyanın arayıp da bulamadığı “muhafazakâr malzeme”ydi.
Onun için yaman bir ilgi halesi oluşturuldu etrafında. O ilgiyle Haber7’den Star Gazetesi’ne sıçradı ve sıçrayışları tartışma programlarının ses getiren konuğu oluvermeye kadar gitti.
Oldu da ne oldu diyebilirsiniz. Demeyin. Kâh diğer türbanlı yazarlarla sert polemiklere girdi, kâh muhafazakâr medyanın boy hedefi oldu. Merkez medya yüzündeki müstehzi gülümsemeyle izledi, haberleştirdi, büyüttü bu ötekilerin didişmesini.
Konular farklı ama savunması tekti Elönü’nün: “Beni yanlış anlıyorlar Dilim dolambaçlı, imgelerim fazla, mecazım alabildiğine. Ne dediğimi anlayan yok.”
Mesela en son haber7'deki köşesinde "Açık cami bulmak için toplu namaz rezervasyonu mu yaptıralım?" başlıklı yazısında “Rabbin şerefine (kadeh) kaldırmak” gibi ifadeler kullanınca muhafazakâr siteler topa tuttu Elönü’yü. Yetinmedi “Erkek olsaydım caz okuyan imam olurdum” başlığını attığı yazısında inceden inceye giydirdi imamlara.
Tepkilerde deniyordu ki; “Koroyla okunan er rahman, üç kişinin çektiği fiyakalı besmele, üzerimizdeki dünya lekesiyle diğer dünyaya gitmemek için kefenlerini yani zırhlarını giyinen ölülere hazırladığımız rulo fatihalar” derken de okunan Rahman suresi ayetlerini hafife alan bir yaklaşım sergilemesi, besmeleye “fiyaka” sıfatını uygun bulması, kefenle alay edip “zırha” benzetmesi ve nihayet Kur'an'ın en önemli suresi olan ve her gün okuduğumuz “fatiha”ya “rulo” sıfatını yakıştırarak dil uzatması bardağı taşıran son damla olarak değerlendirilebilir.
Ama aykırı, anarşist ve özgür Elönü tepkileri takacak biri değildi.
Diyordu ki mesela: “Zihinsel fanteziler yapıyorum ama benim üzerimden bizim camia yanlış şeyler düşünüyor. Camiamızda hoşgörü yok…” Ya da “Hepinizin kalbine zan radarı takacak değilim ya azizim! Hatalıysam bırakın da Allah uyarsın! Ondan gelen uyarı da hoş lütuf da hoş!”
Bu da “Vahiy mi bekliyor acaba?” sorusuyla karşılandı camiada muhtemelen cin çarptı yorumlarına neden oldu.
Vahiy mi bekliyor cin mi çarptı bilemeyiz ama şu açık ki kısa zamanda kendi camiasını bu kadar sağlam karıştırmayı başaran Elönü için artık merkez medyanın yolu açılmıştır.
Neresi mi? Haydi bir tahminde bulunalım. Ama o tahmine geçmeden önce kısa bir zihin egzersizi:
Muhafazakâr medyadan kullanışlı malzemeleri çekip devşirerek yıldızlaştıran yayın yönetmeni kimdi? Özkök. Özkök bugün ne yapıyor? Artık devşirme pozisyonu yok. Sıradan bir yazar. Peki, yeni Özkök olma hevesi ile yanıp tutuşan ve hali hazırda birilerini devşirebilecek güçte olan isim kim? Radikal’in yeni Yayın Yönetmeni Eyüp Can. Ve… Elönü en son nerede arz-ı endam etti ve kendi camiasına saydırdı? Pensilvanya’ya dönüşü Radikal’e yazar yapılan Cüneyt Özdemir’in programında.
Demek ki neymiş? Bildiniz. Bravo. Bekleyin, göreceksiniz. Sonra demedi demeyin.