Türkiye’yle Ermenistan arasında geçen haftaki diplomatik dönüm noktasına ulaşmak kolay olmadı.
İsviçre’deki gizli görüşmeler altı saat sürdü, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton iki ülkenin dışişleri bakanlarına yedi kez son dakika telefonu etti ve anlaşmanın gözden geçirilmiş bir taslağını taşıyan Türk diplomatın bindiği polis arabası farlarını yakıp sirenini öttürerek Zürih caddelerinde son hız ilerledi. Bu noktaya ulaşmanın 16 yıl aldığı söylenebilir, yani Türkiye-Ermenistan sınırının kapatılmasından bu yana; ya da 94 yıl aldığı, yani Osmanlı Türk güçlerinin şu an Türkiye’nin doğusu olan bölgede yüz binlerce Ermeni’yi katletmesinden bu yana.
Sonunda pragmatizm hararetli hislere baskın çıktı. Ermenistan yoksul, denizsiz bir ülke;
dünyaya bir çıkış yolu bulması gerekiyor. Türkiye’yse gelişen bir bölgesel güç, fakat 1915 katliamlarını inkâr etmenin sıkıntılarını yaşıyor. Bu anlaşmayla her taraf diğerinin sorununu çözmeye yardım ediyor. Sınır açılacak ve diplomatik ilişkiler yeniden tesis edilecek, bu da Ermenistan’a dünyaya tekrar dahil olma şansı verecek. 1915’te ne olduğuna dair sorularsa ‘tarafsız bilimsel araştırma’ yapmaları için tarihçilere bırakılacak.
Bu sürecin en garip veçhesi, Fransa ve ABD’deki Ermenilerin süreci rayından çıkarma çabalarıydı.
Bu ay başında Paris’te Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan “Hain!” sloganlarıyla karşılandı ve polis tarafından korunmak zorunda kaldı. Güçlü Ermeni-Amerikan lobisi de anlaşma aleyhinde seferber oldu.
Eğer İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, Holokost’un gerçekten olup olmadığını tarafsız tarihçi-lerin araştırmasını önerseydi, çoğu Yahudi bunu mem- nuniyetle kabul ederdi. Diyasporadaki Ermenilerin başarısız olan isyanı bazılarının geçmişe hapsolduğunu gösteriyor; memleketteki hısımlarıysa daha iyi bir gelecek peşinde. Sarkisyan yeni anlaşma imzalanırken şunları söyledi: “Türkiye’yle ilişkilerin önkoşulsuz kurulması dışında alternatif yok. Dönem bunu gerektiriyor.” Her iki parlamentonun da anlaşmayı onaylaması gerek. Ermenistan’ın işgal altında tuttuğu, fakat dünyanın kalanının Türkiye’nin müttefiki olan Azerbaycan’ın parçası saydığı Dağlık Karabağ bölgesiyle ilgili anlaşmazlıklar yaşanacak. Ancak her iki ülke de bu ihtilafın buzlarını çözmüş gibi görünüyor. Kalan engellerin üstesinden gelmek için muhtemelen gereken her şey yapılacak.
Anlaşma iki ülke arasındaki ticaretin devamına imkân verecek. Ayrıca Ermenilerin bugünkü Türkiye sınırları içinde bulunan geçmişlerinden kalmış muhteşem anıtlarını ziyaret etmesini kolaylaştıracak. Anlaş- ma çok ötelere uzanan jeopolitik bir öneme de sahip.
Türkiye 86 yıldır dünyada geri planda kaldı.
O günler sona eriyor. Bugün Türkiye bir arabulucu ve barış yapıcı olarak şevkli bir bölgesel role soyunuyor. Türk yetkilileri Lübnan, Afganistan veya Pakistan gibi derinlemesine bölünmüş ülkelere ayak bastığında, bütün taraflar onlarla konuşmaya can atıyor. Başka hiçbir ülkenin diplomatları, hem Tahran hem Kudüs, hem Moskova hem Tiflis, hem Şam hem Kahire’de aynı heyecanla karşılanmıyor. Etrafını kuşatan bölgeye yakından aşina olan Müslüman bir ülke sıfatıyla Türkiye ABD’nin temas kuramadığı taraflarla temas kurabilir ve kotaramadığı anlaşmaları kotarabilir.
Türkiye’nin yeni rolü muazzam bir potansiyel taşıyor. Ancak Türkiye’nin söz konusu rolü tam anlamıyla oynayabilmesi için önce kendi evine çekidüzen vermesi lazım. Türk liderlerin Ermenistan’la ihtilafı çözmek için böylesine hevesli olmalarının nedeni de bu.
Sırada Kıbrıs var
Geriye Türkiye’nin çözmesi gereken bir uluslararası sorun daha kalıyor: Kıbrıs. Sonra kendi demokrasisini de sağlamlaştırmalı. Bu da ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaları kaldırmak ve sadece kültürleri on yılların baskısıyla ezilen Kürtlerin değil, Hıristiyanların, anaakım dışındaki Müslümanların ve inanmayanların haklarına tam anlamıyla saygı göstermek demek.
Başka koşullarda Mısır, Pakistan veya İran öne çıkıp İslam dünyasının liderliğini sırtlanabilirdi. Ancak bu ülkeler bölünmüş ve ayrışan toplumlara sahip. Endonezya daha güçlü bir aday, fakat tarihsel bir liderlik geleneği yok ve Müslüman kriz merkezlerinden uzakta. Geriye Türkiye kalıyor. Türkiye bu rolü elde etmeye çalışıyor. Ermenistan’la barışmak önemli bir adım. Kısa süre sonra muhtemelen gerisi de gelecek. (New York Times’ın eski Türkiye büro şefi, 15 Ekim 2009)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...