İsyan Bize Diyor ki... 

Önce Tunus, sonra Mısır… Gitmez denen diktatörler gitti. Öyle gönüllü bir gidiş değil tabi. Bazı diktatörler ise bu güne kadar akıllarına bile gelmeyen faziletleri anımsadılar ve isyan ateşi bizi yakmasın diye tavizleri peşinen açıkladılar. Kimi milyar sosyal devleti anımsadı, milyar dolarlık bütçeleri bu iş için ayırdı, kimi koltuğu bırakacağı tarihi müjdeledi!

Gerçi Libya lideri direniyor ama artık o da kaçınılmaz sonunu biraz daha uzatmaktan başka bir işe yaramayacağı belli.

İsim isim isyan günlüğü tutmak ve hangi ülkede ne oldu dökümünü yapmak değil amacımız. Zaten gün be gün bu haberleri en ufak detayına kadar bu sayfalarda okuyorsunuz.

Denebilir ki bu isyan ateşi salt halkların ayaklanması değil, emperyal planın bir parçası, yeni dünya düzeni perde arkasındaki aktörler tarafından tekrar dizayn ediliyor. Hepsinin haklılık payı olabilir.

Ama hepsinden öte bir kez yine görüldü ki suskunluk sarmalı kırılmayagörsün. Halkın gücüne karşı koyacak bir karşı güç yok. Halkı demir yumrukla sindirmiş olsanız da, iktidarınıza ideolojik kılıflar giydirseniz de bir gün birisi “kahrol zalim diktatör” dedi mi… İşte sonun başlangıcı gelmiştir.

1989’da Çavuşesku’yu deviren çığlık da “Kahrol zalim diktatör”dü, bugün Arap liderleri götüren çığlık da. Zaman ayrı, coğrafya ayrı ama kahramanlar aynı.

İlla ki bu isyan dinecek, kartlar yeniden karılıp yeni oyuncular oyundaki yerlerini alacak ve görece bir sükûnet hâkim olacak.

Ama ‘gören gözler’ için geriye kadim bir ders kalacak.

Faşizmi ne kılıfına bürürseniz bürüyün, gücünüzü hangi araçla artırırsanız artırın, iktidarınızı neyle sağlamlaştırırsanız sağlamlaştırın…

Hiçbiri çare değil. Belki dönemsel olarak iktidarınızla çok zengin olabilirsiniz. Gücünüzün nimetlerini hoyratça harcayabilirsiniz. Girdiğiniz yanılsama ile kendinizi “yıkılmaz” sanabilirsiniz.

Sonra… Yıkılırsınız.

Belki de bu süreç bazı demokrat maskeli diktatörlere vurulan bir rahmet tokadı. Haddinizi bilin, edebinizle oturun mesajı.

Onların kaderi o mesajı ne kadar ve nerelerinden aldıklarıyla belirlenecek bundan sonra.

Ya onursuzca yükselip onursuzca düşecekler ya da gerekli mesajı alıp kendilerine çekidüzen verecekler.

İzleyip göreceğiz. Bakalım kimin payına ne düşecek.