Mehmet Altan/Star
Ertuğrul’un yazısı...
Ertuğrul Özkök’ün dün benden de söz ettiği ve pek dostane olmayan yazısını okudum. Görünürde Hadi Uluengin’e kızmaktaydı... Çünkü Hadi Uluengin, 22 Temmuz seçimleri ve Gül’ün cumhurbaşkanlığı sürecinde ‘demokrasinin’ kazandığını ve ‘demokratik cumhuriyet’ anlamına ‘İkinci Cumhuriyet’e yaklaşıldığını yazmıştı.
Uluengin’i şöyle eleştiriyor: ‘Arkadaşımız Hadi Uluengin Türkiye’nin ‘İkinci Cumhuriyete’ onunla da yetinmeyip Beşinci Cumhuriyete geçiş zaferini’ kutluyor.
Kutlasın, hiç itirazım yok. Sonunda kendi düşüncesi. Orada kalsa iyi ama çoşkusu o hale gelmiş ki artık duygu kontrolü falan kalmamış. Hakaret gırla gidiyor.
Üstelik sadece kendi kutlamıyor, ‘ülküdaşlarını’ da zafer törenine davet ediyor.
Ben günlerden beri ‘mücahit’ gazetecileri eleştiriyordum. Meğer bizim mahallede de ‘ülküdaş gazeteciler’, dava adamları varmış.
Ülküdaşının adını da veriyor:
Mehmet Altan.’
***
Uluengin’i ağzına geleni söylüyor diye eleştiren Özkök, yazının sonunda ‘kimisi güya liberal, kimisi sözde demokrat’ diyerek demokrat liberallere hakaret etmekten de geri kalmıyor.
Onca yıl, Ankara öncülüğünde ‘İkinci Cumhuriyet’e yönelik linç kampanyalarına ses çıkarmayan, hatta zaman zaman katılan Özkök, şimdi halk egemenliğine doğru yol alınmasından duyulan demokratik sevince içerlemiş gözüküyor...
Sanırım, son zamanlarda hem arkasında nüfusun yüzde ellisinin desteği bulunan AKP’yi, hem de gazete okurları arasında geniş bir kesimi kaplayan Kemalistler’i kızdıran Hürriyet durumu toparlamaya çalışıyor.
Demokrasiyle cumhuriyeti kaynaştırmayı hedefleyen İkinci Cumhuriyet fikrine ve bu fikri destekleyenlere saldırarak, AKP’lileri kızdırmadan Kemalistleri kazanmayı hedefliyor herhalde.
Fena hesap değil.
Ama gazetecilik ‘hesap’ işi değil.
Dürüstlük işi.
***
‘İkinci Cumhuriyetçiler’ on beş yıldır statükonun hedef tahtasında... Demokrasi kazandıkça, İkinci Cumhuriyet’in de güçlenmesi kaçınılmaz..
Kızmak, öfkelenmek, saldırmak bu gerçeği değiştirmez.
Üstelik Özkök de bunun farkında.
En azından eskiden farkındaydı.
Bakın, 27 Temmuz 1992 yılında, ‘İkinci Cumhuriyet’ başlıklı yazısında, İkinci Cumhuriyet için neler yazıyordu:
‘Televizyonun ikinci kanalında, yarın akşam yayınlanacak ‘Çizgi Ötesi’ adlı programda ilginç bir tartışma gündeme geliyor. Bu programda tanınmış iki gazeteci Mehmet Altan ve Uğur Mumcu, son günlerde toplumun gündemine giren ‘İkinci Cumhuriyet’ konusunu tartışacaklar.
Geçen yıl ortaya atıldığı günlerde çoğu aydın tarafından fantezi olarak nitelenen ‘İkinci Cumhuriyet’ kavramı, bugün CHP’nin açılması tartışmalarının eksenlerinden biri haline geliyor.
Mehmet Altan bu konuyu ortaya atan aydınlardan birisi. Uğur Mumcu ise böyle bir kavrama karşı çıkanlardan. İkisi de kendi kulvarında önde gelen gazetecilerden Mehmet Altan ailesinin öteki üyeleri gibi yeni kavramları, yeni tezleri tedavüle sokmada son derece becerikli bir insan.
İkinci Cumhuriyet tartışması sadece bir fikri fanteziye mi dayanıyor, yoksa bunun altında temelli bazı gerekçeler mi bulunuyor mu? Toplumda Atatürkçü olarak bilinen bazı yazarlar, bunu, egzantiriklik, ilginçlik olarak görüyorlar.
Acaba mesele bu kadar basit bir mantıkla açıklanabilir mi?
İkinci Cumhuriyet belki kavram olarak bazılarına egzantirik gelebilir. Ancak bu egzantiriklik, kavramı gündeme getiren kişilerin kafalarındaki gerekçelerin haklılığını ortadan kaldırmıyor.
... 1923’te kurulan cumhuriyet, çok büyük ölçüde bu sosyolojik tanıma dayalı olduğu için, şimdi yeni bir cumhuriyet anlayışı tarifinin yapılması gerekmektedir. Bu yeni zihniyeti tarif etmek ise yeni bir cumhuriyet anlayışı getireceğinden, buna yeni bir isim bulmak doğru olacaktır. Bu isim de, ‘İkinci Cumhuriyet’ olabilir.
Türkiye’nin ulaştığı noktada artık, cumhuriyet anlayışının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini sanıyorum. Önemli olan budur. Buna, isteyen ikinci cumhuriyet der, isteyen demez. Ama önemli olan, devletin dayandığı resmi anlayışın revizyona ihtiyacı olduğudur.’
***
Pazar star’da tamamını yayınlayacağım bu yazıyı henüz zengin olmamış, entelektüel geçmişini henüz unutmamış, akademisyenliğinin ve edebiyatçılığının etkilerini hala taşıyan ‘Yazı’ dergisini de çıkarmış ‘genç’ bir gazeteci yazmıştı.
Dünkü yazıyı da Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü yazdı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...